Bursa'da kadına şiddeti erkekler konuştu: 'Erkekler önce erkekliğiyle uğraşsın'
Bursa'da kadına şiddeti erkekler konuştu: 'Erkekler önce erkekliğiyle uğraşsın'
Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde 'Erkek Diliyle Şiddeti Konuşuyoruz' etkinliği düzenledi. Panelde Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Yönetmen Tufan Şimşekcan, Psikolog Ferhat Aydın konuştu.
Haber Giriş Tarihi: 23.11.2024 16:57
Haber Güncellenme Tarihi: 23.11.2024 17:25
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında "Erkek Diliyle Şiddeti Konuşuyoruz" etkinliğini düzenledi.
Erkekler ile eşitlikçi dil üzerinden "erkek" şiddetini konuşarak farkındalık yaratmayı amaçlayan derneğin etkinliği, Almira Otel'de gerçekleştirildi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in de katıldığı panelde, Uluslararası Kapsayıcılık ve Eşitlik Uzmanı Burcu Üzümcüler'in moderatörlüğünde Sosyolog Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Yönetmen- Senarist Tufan Şimşekcan, Psikolog, Barpsikoloğu Ferhat Aydın konuşmacı olarak yer aldı.
'224 KADININ ÖLDÜRÜLMESİ KABUL EDİLEMEZ'
Dernek kurucusu Dilek Üzümcüler, açılış konuşmasında katılım sağlayan herkese teşekkür etti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yıllardır bir çok projeye imza attıklarını belirterek, "Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne derece anlaşılır düzeyde içselleştirildiğini tartışmamız gerekiyor. Yıllardır bu konuda mücadele eden derneklerimiz var ama halen daha kadına kadın demekten imtina edip kadına bayan demeyi, erkeğe bay demeyi kendilerinde kibarlık konusu oluşturan bir kesim de var. Siz karşı tarafı bayıyorsunuz diyoruz" dedi. Anaokulda dahi erkek ve kız çocuklarının birbirlerine karşı cins olarak tanıtılmaya başlandığını söyleyen Bozbey, "Birbirlerini insan olarak anlamaları gerekirken 'aman ha ayrı durun' diyoruz. Böylelikle karşı cinsi karşı taraf olarak görüyor insan olarak değerlendirmiyor. Erkek ya da kadın insan olgusu ile yetiştirebilirsek şiddetin daha da azaldığını görmüş olacağız. Bizi bütünleştiren toplumsal yaşam içerisinde birlikteliği oluşturan değer insan olma değeridir" diye konuştu. Bozbey, "2024 yılı bitmeden 224 kadının şiddet görerek aramızdan ayrıldı. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" dedi.
'TOPLUMDA ŞİDDETİN ARTTIĞI BİRÇOK GÖSTERGE VAR'
Konuşmacılar, öncelikle kendi yaşamlarında karşılaştıkları şiddeti paylaştı. Fiziksel olmasa da herkesin sözlü şiddete maruz kaldığı, herkesin yaşamında şiddetle bir şekilde karşılaştığı konuşuldu.
Prof. Dr. Veysel Bozkurt, herkesin şiddete maruz kaldığı gibi şiddette uygulayabilecegini söyleyerek, "Şiddet hepimizin içinde var. Esas olan bunu nasıl denetleyeceğimiz. Biz bir kural koyuyoruz ama o kuralı topluma anlatamıyoruz. Böyle olunca insanlar da o kurala uymuş gibi yapıyorlar" dedi. Toplumda şiddetin arttığına dair birçok göstergenin olduğunu söyleyen Bozkurt, insanların ilişkiye girdiği dünyanın artık dijital dünya olduğunu belirtti. Gerçek hayattaki şiddetin dijitale de taşındığını belirten Bozkurt, "Binlerce arkadaşımız var ama onların en iyi anlarına tanık oluyorsunuz ve kendinizi sürekli eksik hissediyorsunuz. Tedirgin insanlar oluşuyor" dedi. Bir araştırmayı paylaşan Bozkurt, insanların yüzde 50'ye yakınının kendini mahallelerinde güvende hissetmediklerini, 3 kişiden birinin cinsel tacize tanık olduğunu söylediklerini belirtti. Bozkurt, "Dünyanın herhangi bir yerinde bir sorun varsa kısa süre sonra dünyanın diğer ucunda da görülebilir. Uçuklatan uyuşturucu artık dünyanın ciddi bir sorunu haline gelmeye başladı" dedi.
"Hangi dili konuşuyorsanız, o dil penceresinden dünyayı görürsünüz" diyen Bozkurt, konuştuğumuz dilin dünyayı algılama biçimini oluşturduğunu söyledi. Bozkurt, iktidar mevkiinde kadınların sayısının az olduğunu, eşitlenirse bunun dilde de değişime neden olacağını söyledi.
Bozkurt, "Dil kültürdür, kültür de çok zor değişir" dedi.
'SEVGİ KAVRAMI ÇARPITILIYOR'
Psikolog Ferhat Aydın, öfke ve şiddetin ayrılması gerektiğini belirterek, "Öfke bize olan ve bizi harekete geçiren bir etki" dedi. Toplumsal cinsiyet rollerinde erkeğin başarılı, statü sahibi, karını çocuğunu korumak durumunda, namus bekçisi olarak görüldüğünü söyleyen Aydın, bu rollerin bebeklikten itibaren öğretildiğini belirtti.
İnsanın sadece biyolojik bir canlı olduğu görüşünün 1960'larda kaldığını belirten Aydın, "İnsan biyopsiko- sosyokültürel bir canlıdır. Şimdi bir toplumda büyümeye başladığımızda etraftan milyon tane mesaj alırsınız. Mesajlar erkekler tarafından bir gerçekmiş gibi algılandığında bu fikrin kölesi olmaya başlıyorlar. Yani bir musluğu tamir edemediğinde bir erkeğin kendi içinde hayal kırıklığı yaşıyor" diye konuştu.
"Ne hissediyorsunuz?" sorusuna daha zor cevap verdiğini söyleyen Aydın, kadınların problemleri fark edip çözümüyle ilgili adım atma noktasında daha meyilli olduğunu belirtti. Aydın, 40 yaşındaki insanların bile sevgi anlayışı ile ilgili sorunların olduğunu söyleyerek, sevgi kavramının çarpıtıldığını belirtti. İçsel saygısını kendi içerisinde sağlayamayan insanlara narsist denildiğini söyleyen Aydın, terapinin önemli olduğunu ve "İnsan nasıl değişir?" sorusuna insanların değişebileceğini fakat emek gerektirdiği için çok fazla kişide karşılaşılan bir durum olmadığını söyledi.
'ERKEKLERİN ÖNCE SUSMASI GEREKİYOR'
Yönetmen Tufan Şimşekcan, hayatında karşılaştığı şiddeti sanatına uyarlamaya çalıştığını söyledi. Erkek ve kız çocuğunun büyütülme sürecinde oluşan toplumsal baskıların geleceğe de yansıdığını söyleyen Şimşekcan, kadınların mücadelesiyle sinema sektöründe de artık başarılı işler ortaya koyduklarını ifade etti. Şimşekcan, günümüzde şiddeti meşrulaştırmaya çalışan dizilerin olmasına rağmen kadının güçlü olarak gösterildiği "Şaşıfelek Çıkmazı" dizisini örnek gösterdi.
Şimşekcan, "Erkeklerin öncelikle susması gerekiyor. Erkeklerin önce erkeklikleriyle uğraşması lazım ve bunu kırması lazım. Erkekliğiyle uğraşan erkekler ancak erkekleri değiştirebilir diye düşünüyorum. Bizim kadınlarla değil, erkeklerle mücadele etmemiz gerekiyor" dedi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa'da kadına şiddeti erkekler konuştu: 'Erkekler önce erkekliğiyle uğraşsın'
Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde 'Erkek Diliyle Şiddeti Konuşuyoruz' etkinliği düzenledi. Panelde Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Yönetmen Tufan Şimşekcan, Psikolog Ferhat Aydın konuştu.
PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında "Erkek Diliyle Şiddeti Konuşuyoruz" etkinliğini düzenledi.
Erkekler ile eşitlikçi dil üzerinden "erkek" şiddetini konuşarak farkındalık yaratmayı amaçlayan derneğin etkinliği, Almira Otel'de gerçekleştirildi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey'in de katıldığı panelde, Uluslararası Kapsayıcılık ve Eşitlik Uzmanı Burcu Üzümcüler'in moderatörlüğünde Sosyolog Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Yönetmen- Senarist Tufan Şimşekcan, Psikolog, Barpsikoloğu Ferhat Aydın konuşmacı olarak yer aldı.
'224 KADININ ÖLDÜRÜLMESİ KABUL EDİLEMEZ'
Dernek kurucusu Dilek Üzümcüler, açılış konuşmasında katılım sağlayan herkese teşekkür etti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, yıllardır bir çok projeye imza attıklarını belirterek, "Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne derece anlaşılır düzeyde içselleştirildiğini tartışmamız gerekiyor. Yıllardır bu konuda mücadele eden derneklerimiz var ama halen daha kadına kadın demekten imtina edip kadına bayan demeyi, erkeğe bay demeyi kendilerinde kibarlık konusu oluşturan bir kesim de var. Siz karşı tarafı bayıyorsunuz diyoruz" dedi. Anaokulda dahi erkek ve kız çocuklarının birbirlerine karşı cins olarak tanıtılmaya başlandığını söyleyen Bozbey, "Birbirlerini insan olarak anlamaları gerekirken 'aman ha ayrı durun' diyoruz. Böylelikle karşı cinsi karşı taraf olarak görüyor insan olarak değerlendirmiyor. Erkek ya da kadın insan olgusu ile yetiştirebilirsek şiddetin daha da azaldığını görmüş olacağız. Bizi bütünleştiren toplumsal yaşam içerisinde birlikteliği oluşturan değer insan olma değeridir" diye konuştu. Bozbey, "2024 yılı bitmeden 224 kadının şiddet görerek aramızdan ayrıldı. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" dedi.
'TOPLUMDA ŞİDDETİN ARTTIĞI BİRÇOK GÖSTERGE VAR'
Konuşmacılar, öncelikle kendi yaşamlarında karşılaştıkları şiddeti paylaştı. Fiziksel olmasa da herkesin sözlü şiddete maruz kaldığı, herkesin yaşamında şiddetle bir şekilde karşılaştığı konuşuldu.
Prof. Dr. Veysel Bozkurt, herkesin şiddete maruz kaldığı gibi şiddette uygulayabilecegini söyleyerek, "Şiddet hepimizin içinde var. Esas olan bunu nasıl denetleyeceğimiz. Biz bir kural koyuyoruz ama o kuralı topluma anlatamıyoruz. Böyle olunca insanlar da o kurala uymuş gibi yapıyorlar" dedi. Toplumda şiddetin arttığına dair birçok göstergenin olduğunu söyleyen Bozkurt, insanların ilişkiye girdiği dünyanın artık dijital dünya olduğunu belirtti. Gerçek hayattaki şiddetin dijitale de taşındığını belirten Bozkurt, "Binlerce arkadaşımız var ama onların en iyi anlarına tanık oluyorsunuz ve kendinizi sürekli eksik hissediyorsunuz. Tedirgin insanlar oluşuyor" dedi. Bir araştırmayı paylaşan Bozkurt, insanların yüzde 50'ye yakınının kendini mahallelerinde güvende hissetmediklerini, 3 kişiden birinin cinsel tacize tanık olduğunu söylediklerini belirtti. Bozkurt, "Dünyanın herhangi bir yerinde bir sorun varsa kısa süre sonra dünyanın diğer ucunda da görülebilir. Uçuklatan uyuşturucu artık dünyanın ciddi bir sorunu haline gelmeye başladı" dedi.
"Hangi dili konuşuyorsanız, o dil penceresinden dünyayı görürsünüz" diyen Bozkurt, konuştuğumuz dilin dünyayı algılama biçimini oluşturduğunu söyledi. Bozkurt, iktidar mevkiinde kadınların sayısının az olduğunu, eşitlenirse bunun dilde de değişime neden olacağını söyledi.
Bozkurt, "Dil kültürdür, kültür de çok zor değişir" dedi.
'SEVGİ KAVRAMI ÇARPITILIYOR'
Psikolog Ferhat Aydın, öfke ve şiddetin ayrılması gerektiğini belirterek, "Öfke bize olan ve bizi harekete geçiren bir etki" dedi. Toplumsal cinsiyet rollerinde erkeğin başarılı, statü sahibi, karını çocuğunu korumak durumunda, namus bekçisi olarak görüldüğünü söyleyen Aydın, bu rollerin bebeklikten itibaren öğretildiğini belirtti.
İnsanın sadece biyolojik bir canlı olduğu görüşünün 1960'larda kaldığını belirten Aydın, "İnsan biyopsiko- sosyokültürel bir canlıdır. Şimdi bir toplumda büyümeye başladığımızda etraftan milyon tane mesaj alırsınız. Mesajlar erkekler tarafından bir gerçekmiş gibi algılandığında bu fikrin kölesi olmaya başlıyorlar. Yani bir musluğu tamir edemediğinde bir erkeğin kendi içinde hayal kırıklığı yaşıyor" diye konuştu.
"Ne hissediyorsunuz?" sorusuna daha zor cevap verdiğini söyleyen Aydın, kadınların problemleri fark edip çözümüyle ilgili adım atma noktasında daha meyilli olduğunu belirtti. Aydın, 40 yaşındaki insanların bile sevgi anlayışı ile ilgili sorunların olduğunu söyleyerek, sevgi kavramının çarpıtıldığını belirtti. İçsel saygısını kendi içerisinde sağlayamayan insanlara narsist denildiğini söyleyen Aydın, terapinin önemli olduğunu ve "İnsan nasıl değişir?" sorusuna insanların değişebileceğini fakat emek gerektirdiği için çok fazla kişide karşılaşılan bir durum olmadığını söyledi.
'ERKEKLERİN ÖNCE SUSMASI GEREKİYOR'
Yönetmen Tufan Şimşekcan, hayatında karşılaştığı şiddeti sanatına uyarlamaya çalıştığını söyledi. Erkek ve kız çocuğunun büyütülme sürecinde oluşan toplumsal baskıların geleceğe de yansıdığını söyleyen Şimşekcan, kadınların mücadelesiyle sinema sektöründe de artık başarılı işler ortaya koyduklarını ifade etti. Şimşekcan, günümüzde şiddeti meşrulaştırmaya çalışan dizilerin olmasına rağmen kadının güçlü olarak gösterildiği "Şaşıfelek Çıkmazı" dizisini örnek gösterdi.
Şimşekcan, "Erkeklerin öncelikle susması gerekiyor. Erkeklerin önce erkeklikleriyle uğraşması lazım ve bunu kırması lazım. Erkekliğiyle uğraşan erkekler ancak erkekleri değiştirebilir diye düşünüyorum. Bizim kadınlarla değil, erkeklerle mücadele etmemiz gerekiyor" dedi.
En Çok Okunan Haberler