Bursa Su Kolektifi, son yıllarda daha fazla yaşanan sel felaketlerine dikkat çekti. Batı Karadeniz'de 11 Ağustos'ta yaşanan 82 vatandaşın ölümüne neden olan sel felaketini hatırlatan Bursa Su Kolektifi üyeleri, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde bir araya geldi.
2014 yılında Ezine Çayı'nın taşması sonucunda Abana İlçesi, yerleşim yerleri ve ticaret alanlarının sular altında kaldığı hatırlatıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın Batı Karadeniz Havzası Taşkın Yönetim Planı'nda, çay yatağı üzerinden yapılan modellemelerde, derenin sağ sahilinin yüksek taşkın tehlike riskine açık olduğu uyarısı yapılmıştı. Bursa Su Kolektifi üyelerinden Sultan Gülsün, "Raporları yazan kurumlar felaketlerin yaşanacağını öngörmüşlerdir fakat niçin herhangi bir önlem almamışlardır? Dere yatağındaki yüksek katlı binaların yapım iznini hangi mantık ile kimler vermiştir?" diye sordu.
'YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARLARINA RAĞMEN HES PROJELERİ NASIL ONAYLANIYOR?'
"Canlarımızın ölmesinin sebebi iklim krizi değildir. Sistemin kendisidir, kriz haline gelen bu yönetememezliktir" diyen Gülsün, şu soruları yöneltti:
"Seller ile beraber gerçekleşen heyelanların hidroelektrik santrallerin yoğun olduğu bölgelerde yaşandığını görüyoruz, peki buna karşı hangi önlemler alınmıştır ya da bundan sonra alınacaktır? Yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen, birçok bilim insanının karşı görüşüne rağmen hemen hemen Karadeniz'in tüm derelerine yerleştirilen HES projeleri nasıl onaylanmaktadır? Çevresel etki değerlendirme raporlarının içi niçin bu kadar boşaltılmıştır?"
'BAĞIŞ KAMPANYALARINI KABUL ETMİYORUZ'
Kolektif üyesi Jale Büyükurgancı ise, 2020 yılının Haziran ayında Dudaklı Köyü'ndeki sel felaketini ve 2021 yılının Nisan ayında İnegöl'de tarım alanlarının ve köy yollarının sular altında kaldığını hatırlattı. Felaket zamanlarında İBAN numaraları ile bağış kampanyalarının düzenlenmesini kabul etmediklerini dile getiren Büyükurgancı, "İçerisinde bulunduğumuz bu dönem hiçbir zaman tekil bir bakış açısı ile değerlendirilmemelidir. Felaketlerin; kapitalist sistemin yağmaladığı, kirlettiği, meta olarak alıp sattığı doğal kaynaklarımıza yönelen amansız neoliberal politikaların bir ürünü olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bizler yaşatmak için, yarınımız için, canlarımız için bugün bir çağrıda bulunuyoruz" diye konuştu.
Büyükurgancı, her ayın 22'sinde kurumlara sorumluluklarını hatırlatmak amacıyla bir araya geleceklerini belirtti.
Basın açıklamasının ardından konuşan Ali Günbatı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünden geçen Cilimboz Deresi'ne dikkat çekti. Uludağ'dan gelen suyu derenin almayacağını söyleyen Günbatı, "Tamamen etrafı beton. Eninde sonunda burasını su basacak" dedi.