Depremlerde görev alan AFAD Bursa ekibi deneyimlerini anlattı

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına (AFAD) bağlı Bursa İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde görevli arama kurtarma teknisyenleri, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ile 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde edindikleri deneyimleri anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 17.08.2023 21:59
Haber Güncellenme Tarihi: 17.08.2023 21:59
https://www.bursaport.com

Türkiye'yi sarsan ve yaklaşık 24 yıl arayla yaşanan büyük depremlerde, AFAD'ın yanı sıra pek çok kurum ve kuruluştan arama kurtarma ekipleri ile bireysel olarak eğitim görmüş gönüllüler sahada görev aldı.

Bursa AFAD Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğünden arama kurtarma teknisyenleri Mehmet Ersoy (46) ve Sedat Ergani (54), hem Yalova ve Kocaeli'de hem de Kahramanmaraş'ta ekip arkadaşlarıyla çok sayıda kişiyi enkaz altından kurtardı.

O dönemlerde yaşadıklarını anlatan Ersoy, Marmara Depremi ile Kahramanmaraş depremleri arasında arama kurtarma ekipleri bakımından bilinç farkı olduğunu söyledi.

Marmara Depremi'nden önemli dersler çıkarıldığını vurgulayan Ersoy, "Özellikle arama kurtarma ekiplerinin sayısının artmış olması ve bununla beraber ekiplerin bünyesinde yer alan gönüllü sayılarının artması, bu insanlarımızın da aynı şekilde depremden ders çıkarıp kendi hazırlıklarını yapmış olmaları gerçekten fark edilen bir şeydi." dedi.

Ersoy, o dönem edinilen tecrübeyle iki büyük deprem felaketi arasında ayırt edici farklar olduğunu dile getirdi.

Bu farklara değinen Ersoy, şöyle devam etti:

"Arama kurtarma ekiplerinin akredite edilmesi, sahada çalışacak ekipler için AFAD Başkanlığımızın oluşturduğu akreditasyon sistemini devreye almış olması ve öncesindeki hazırlık sürecinde de bu ekiplere, illerimiz bazında arama kurtarma eğitimlerinin verilmiş olması ayırt edici özelliklerdendi. Akreditasyonun geliştirmesiyle beraber ekiplerimiz nasıl çalışacaklarını, nasıl davranacaklarını, sahadaki operasyonların nasıl idare edeceklerini daha iyi biliyorlardı. Kendi kişisel emniyetleri, vatandaşın emniyetleri, binaların desteklenmesi, stabilizasyonu yapılması konularında da ekiplerimiz hakikaten belirli bir olgunluğa, belli bir tecrübeye ulaşmışlardı. İnşallah bu tecrübeleri artarak devam edecektir. Teknolojinin ilerlemesiyle beraber kullanmış olduğumuz arama kurtarma malzemeleri, dinleme cihazları, yine kurumumuz bünyesinde arama köpeklerinin yetiştirilmiş olması, personel sayımızın artmış olması ayırt edici özelliklerdendi."

"Yatağın yanına düşenleri ya da burada kendilerini koruyanları sağ kurtardık"

Sedat Ergani de yaklaşık 24 yıl arayla yıkıcı büyük depreme yakinen tanık olduğunu söyledi.

Arama kurtarma personeli olarak yaşanan afetlere çok üzüldüğünü kaydeden Ergani, "17 Ağustos ve 6 Şubat depremlerini görmek pek de hoş bir duygu değil. Acı, gözyaşı ve çaresizliği görüyorsunuz. İçinizden hep ağlamak geliyor, haykırmak geliyor. Ömrümüzden ömür götürdü." ifadesini kullandı.

Ergani, depremlere karşı bireysel hazırlık yapmanın önemine dikkati çekti.

Türkiye'de yaşanan bu felaketlerin, doğa afeti olan depremin çok büyük zararlar verdiğini, yıkımlara yol açtığını, bitmediğini ve bitmeyeceğini, birçok kaybın olabileceğini gösterdiğini anlatan Ergani, "Özellikle bireysel olarak afetlere karşı hazırlık yapmamız lazım. Örneğin, deprem öncesi, deprem esnası ve sonrası nasıl hareket etmek gerektiğini bizzat öğrenerek uygulamak gerekiyor. Özellikle yönetim olarak da depremin vermiş olduğu yapısal hasarlara karşı, hasarların önlenmesi için büyük gayret gösterilmeli." diye konuştu.

"Afet bölgesine gittiğimde çok duygusallaşıyorum"

Ergani, enkazlardan insanları sağ kurtarmanın harika bir duygu olduğunu belirtti.

İnsanların hayatına dokunduklarını dile getiren Ergani, şunları kaydetti:

"Açıkçası ben bir kurtarma görevlisi olarak canlı kurtardığımda, ilk saatlerde özellikle hemen bulunduğu ortama bakıyorum. Acaba tesadüfi olarak mı sağ kalmış yoksa depremden önceki eğitimleri alarak uygun bir şekilde korunduğu için mi sağ kalmış? Eğer bu son dediğime yönelik bir çalışma yapmışsa bu bilgileri ben eğitimlerime taşıyorum. Afet bölgesine gittiğimde çok duygusallaşıyorum. Hüngür hüngür ağlıyorum çünkü nelerle karşılaşabileceğimizi görüyoruz. Özellikle gece yaşanan depremlerde yatakta yakalananlar, yatakta kalıyorsa yıkıntının altında hayatlarını kaybediyorlar. Tesadüfen ya da bilerek yatağın yanına düşenleri ya da burada kendilerini koruyanları sağ kurtardık. Bu tecrübeleri ben arama kurtarma yaparken elde ettim. Bunların yanında canlı geri dönüşler oluyor bize. Kurtardığımız kişilerin ziyaretleri bizi çok mutlu ediyor, harika duygular olduğunu söyleyebilirim."