PELİN AKDEMİR / BURSAPORT
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm Türkiye'de gerçekleştireceği ziyaretleri Bursa'dan başlattı. Sabah Tarihi Belediye Binası'nın önünde konuşan İmamoğlu, akşam saatlarinde sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) buluşma gerçekleştirdi. İmamoğlu'nun STK'larla buluşma toplantısı Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi (AKKM) Osmangazi Salonu'nda 17.00'da düzenlendi.
Programa, TBB ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Marmara Belediyeler Birliği (MBB) ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa milletvekilleri, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, ilçe başkanları, sivil toplum kuruluşlarının ve BESOB’a bağlı odaların başkan ve yöneticileri katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasına rağmen söz vermesinden dolayı Bursa'ya geldiği için Ekrem İmamoğlu'na teşekkür etti. İstanbul Planlama Ajansı'yla beraber çalışarak Bursa'nın geleceğini beraber oluşturacaklarını söyleyen Bozbey, Ekrem İmamoğlu'na planlamaya katkılarından dolayı bir kez daha teşekkür etti.
'MEMLEKETİN 86 MİLYON İNSANININ AŞAMAYACAĞI HİÇBİR ŞEY YOKTUR'
Bursalıların ilgisinden memnun kaldığını belirterek konuşmasına başlayan Ekrem İmamoğlu, hem İstanbul Belediye Başkanı hem de Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı olarak Bursa'da olduğunu belirterek, kent hakkında bazı istatistiki bilgileri de paylaştı. İmamoğlu'nun konuşması şöyle:
"TBB olarak özellikle şehirlerin mevcut durmunu, dertlerini, isteklerini anlayabilmek adına her ziyaretimizi bir verimlilik esası içerisinde sağlıklı bir programa dönüştürmeyi gayret ediyoruz. Şehir buluşmalarında ortak akıl oluşturarak bundan sonra sevgili başkanımızla birlikte sivil toplumlarla kurulacak ağlar, Türkiye'de yerel yönetimin iradesinin güçlenmesi. Ki demokrasinin çok önemli bir eşiği bu. Bu yönüyle bugünkü buluşmayı gerçekleştiriyoruz. Memleketi büyük bir aile olarak düşünmek lazım. Bazen bu ailenin dertleri olacaktır. Ama sorunlar karşısında çözüm üretmekteki en büyük engel yalnızlıktır. Biz el ele verirsek ve sorunlarımıza hep birlikte mücadele ortamını yaratırsak, birbirimize sırtını çevirerek değil omuz omuza olmayı başarırsak, birbirimize olan inancımızı pekiştirirsek, aşılmayacak sorun yok diye düşünüyorum.
Ortak akıl, birlikte konuşmak, birlikte üretmek, birlikte dayanışma bu ülkenin çimentosudur aslında. Çimento deyince tabi hemen akla inşaat gelebilir ama inşaattan bahsetmiyorum elbette. Çok daha önemli olan o evlerin içerisinde yaşayan insanların kendilerini güvende ve mutlu hissetmelerini sağlamak kısmıdır.
Huzurumuzu bugünlerde kaçırdılar, kaçırmaya devam ediyorlar. Hep bir başka krizle bu memleketi meşgul etmekle, gerçekten bu krizin içerisinde en ana noktası adalet, eşitlik, özgürlük krizi... Saygıyı ortadan kaldıran krizler. Huzuru tesis etme görevi bize düşüyor. Eğer bunu tesis edersek her şeyi halledebiliriz. Ben böyle düşünüyorum. Bu memleketin 86 milyon insanının aşamayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki birlik ve beraberlikle yaşayalım, yaşatalım."
'KAYIRMACILIĞIN, ADAMCILIĞIN SONA ERMESİ LAZIM'
"İstanbul'da olduğu gibi Türkiye Belediyeler Birliği'nin yeni döneminde imtiyaz değil adalet, menfaat değil hakkaniyet diyerek yola çıktık. Halka kendinizi sorumlu görüyorsanız asla vazgeçmememiz gereken prensibler olduğunu hepimizin bilmesi lazım. 'Daha iyi bir gelecek yerelden gelecek' sloganıyla yürüyoruz. Şehirlerimizde ortak çözüm yolları aramayı, insanlarımızın huzuruna sağlıklı bir süre sunmayı hedef edindik. Bunu yaparken kim hangi partliymiş böyle bir derdimiz yok. Kitabımızda 'onlar' diye bir ayrıştırma yok. İnsanlarımızı ayrıştıra ayrıştıra Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin asla alışık olmadığı bir zaman dilimini acı bir şekilde bize yaşattılar. Bölerek değil de birleştirerek icraat yapmak gayretindeyim. Milletimizin birleşmeye inanılmaz derecede ihtiyacı var.
Dün hep birlikte Cumhuriyet Bayramımızı kutladık. Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmet ve minnetle anıyorum. İyiki bizim böyle bir liderimiz var. Bu kimsesizlerin kimsesi ve herkesin güvencesi anlayışı bize emanet olduğunu unutmamalıyız.
Ciddi bir çöküş içerisinde olduğumuz bir gerçek. Genel bir çürüme halidir bu. Bile isteye politikaların yarattığı yoksulluk ve ciddi bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Bugün sabah altıda anlamsız bir şekilde, evinde uyuyan bir belediye başkanı sırf algı yaratmak adına evine baskın yaparak bir insanı gözaltına almanın gerekçesi nedir? Bunu kim izah edebilir?
Yargının ve kurumların görevlerini yerine getirmesinin şart olduğunu hatırlatıyoruz. Usulsüzlüklerin önünü açan ne varsa bunun acilen önlenmesi şart. Bugün 15-20 öğretmen yürürken, ağlayarak bu ülkenin atama yapılması gereken öğretmenlerle ilgili sürecine inanmıyorlar. Bu ne kadar acı bir şey. bir vatandaşın devletin kurumuna inanmaması travma. Siyaset kurumunu sürekli sorun yaratan halinden kurtarmamız gerekiyor. Toplumun sorunlarının çözüm yeri olması gereken bu kurumlar sorun üreten kurumlar haline dönüşüyor. Var olan kültürün değişmesi, denetimsizliğin ve cezasızlığın da bitmesi lazım. Kayırmacılığın, adamcılığın sona ermesi lazım. Bütün bunlar bizim önümüzdeki temel meseleler. Üretenin sürekli cezalandırıldığı, kendi bekası için uğraşanların ödüllendirildiği bir sistem sürdürülebilir değildir. Bir milletin ve memleketin başının belasıdır.
'BURSA TÜRKİYE'NİN DÜNYAYA AÇILAN KAPILARINDAN'
"Bursa'ya bir bakış ortaya koymamız lazım. Osmanlı'nın ilk başkenti. Üretimde bu ülkenin yükünü çekmek bu bölgenin kaderine işlemiş. Bursa'nın sanayi ve ticaret odası 135 yaşında. Türkiye'de ilk organize sanayi bölgesi burada kurulmuş. İlk yerli otomobil, otobüs, tramvayı üreten şehrimiz burası. En yüksek ekonomik değer yaratan beş ilden birisi Bursa. Tek başına gayri safi milli hasılanın yüzde 4'ünü üreten bir şehir. Bursa ile gerçekten gurur duymamız gerekiyor.
Bursa otomotivde tarih yazdı. Gıda sanayi de öncü. Tekstilin başkenti diye anılır Bursa. Mobilya sektöründe dünya devlerine kafa tutan bir merkeze dönüştü Bursa. ülkenin toplam ihracaatındaki payı ile Bursa Türkiye'nin dünyaya açılan önemli kapılarından birisi.
Burada ticaret yapan, üretim yapan insanlar benim bahsettiğimi gibi ortak akılla hareket etmeyi herkesten iyi bilirler. Bu kabiliyeti ve kapasitesi de yüksek bir şehirde olduğumuzu da biliyorum. Sanayide, ticarette, üretimde, tarımda dayanışma gücü yüksek bir şehirden bahsediyorum. Ahlaklı rekabet nedir, gerçekten iyi bilirler.
Eğer bir tedbir ortaya koyacaklarsa, bir çıkış yolu bulacaklarsa birlikte üretmenin kabiliyetini ortaya koyacak erdemli ve bilge insanlardır. Bursa geçmiş krizlerde bile üretmeye devam etmiştir. Biraz sallanmıştır ama hiçbir zaman yıkılmamıştır. Güçlü bir ekonomiye sahip olma konusunda kararlı bir yol yürümüştür. Bu buhran döneminde herkesin üzerine çöken bu kötü dönem Bursa'daki iş insanlarının da moralini bozmuş. Bursa'nın bu birlik beraberlik ve ortak akıl ile haraket etme geleneği Bursa ile alakası olmayan sebeplerden ötürü zarar görmüştür."
'BURSA'DA İFLAS RAKAMLARI REKOR SEVİYEDE'
"Bursa'nın 2018'den bu yana Türkiye içindeki ihracat payı ne yazık ki düşmektedir. Bursa'nın ihracatının yüzde 50'si otomotiv sektörü. 2018'den geçen seneye kadar otomotiv sektörünün ihracatı düşmekteydi, bugün hala eski seviyesini yakalamaktan da uzak. Sadece 2024'un ilk altı ayında yapılan ihracata baktığımda dahi sıkıntının büyük olduğunu görüyorum. Bursa'da 2024'un sadece ilk altı ayında geçen sene toplamından daha fazla şirket konkordato ilan etmiş durumda.
İflas rakamları yüksek seviyede. Özellikle tekstil ve mobilya. Mesele sadece kapanan şirket değil. Dara düşen her şirket başka şirketleri de dara sokuyor. Yani bunun katmanlaşan etkisi bir çok insanın canını yakar duruma geliyor. Otomotiv, tekstil zora girdi. 'Kazandıklarına saysınlar' diyen zihniyet burada sıkıntı yaşayan her şirketin beraberindeki getireceği zincirleme felaketin de farkında değil. Bu kadar halktan kopmuş bir yönetimden bahsediyoruz. Kötü sınav veren bugünün idaresi üreten insanları hayal kırıklığına uğratmıştır. Bir taraftan 'dişinizi sıkın' diyen bir taraftan da finansmana erişimde tüm yolları kapatan bir ekonomik sistem süreci. Sanayiciye nefes alacak bir alan bırakılmamış. Ülkemizde bazı sektörler gözden çıkarılmış.
Ne bugüne ne yarına ne de geleceğe dair bu tür stratejisi olmayan insanlar, günü birlik stratejilerle bu tür kararları alabilirler ama daha büyük felaketi insanların önüne koyarlar. Ne için? Yüksek paraya faiz verebilmek için. İnsanların hayatı, emeği rakam değildir. Devletin kurumlarıyla öncü olmadığı bir sürecin halkta kabul görmesi mümkün değildir. Ya bu işin üstesinden gelmek istemiyorsunuz ya da başka tür beceriniz yok, insanlarınıza yıkım yaşatmak konusunda becerilerinizi sergiliyorsunuz. Ekonomi yamalı bohça gibi günlük yönetmeliklerle değil, değişimle ve değişimin getirdiği umutla nefes alabilir.
Devlet kendi için değil, millet içindir. Devlet haddini bildiren bir sistem değildir Cumhuriyet'in içerisinde. Devlet, bir partinin ya da bir siyasetçinin aklına teslim edilemez. Edilirse böyle olur."
'BURSA TRENİ 12 YILDIR BEKLİYOR'
Bursa gerçekten önemli katkılar sunan, ülkemiz için dinamo gibi bir şehir. Bursa'nın hak ettiği desteği alamadığını Mustafa Başkanımla birlikte konuştuk. Doğu-batı aksındaki ulaşımın bir türlü sağlanamamış olması Bursa için büyük bir talihsizlik. Bu kadar yatırımı konuşuyoruz, bin kilometre kareye düşen demir yolu uzunluğu Türkiye'de 58'nci Bursa'da. Halbuki toplam gelire göre ilk beşte olan bir şehrin demir yolu oranı asla böyle olmamalıydı. Bursa'yı İstanbul ve Ankara'ya bağlayacak olan Yüksek Hızlı Tren projesi sanıyorum 12 yılı buldu temeli atılalı. Bursa için bu kadar önemli yatırım 12 yıldır bekliyor.
'BURSA EĞİTİMDE ALARM VERİYOR'
Bursa ihmal edilen şehirlerimizden biri. Bursa'da eğitim yatırımlarına bakınca eksik bir tablo görüyorum. Üniversiteye kayıtlı öğrenci sayısının nüfusa oranında Bursa Türkiye genelinde 72'nci sırada. İlköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı, öğrenci başına düşen öğretmen sayısı bakımından Bursa Türkiye'nin en kötü 10 şehrinden birisi. Gelecekte bunu çözecek kadro bizler olacağız. Bursa'nın geleceğine ilişkin bu alarm sinyallerini görüyoruz. Türkiye'nin 4'ncü büyük şehrinin 3,5 milyon nüfusunun olduğu bir yer eğitimde alarm veriyorsa, sağlık hizmetlerinde alarm veriyorsa, tarım ve tarıma dayalı sanayide alarm veriyorsa tüm bunları hesaba katmak zorundayız. Sanayi, turizm, tarım çok önemli üçlü. Bursalılar kendi şehirlerine böyle bakıyorlar. Son 15 yılda Bursa tarım alanlarının yüzde 16'sini 600 bin dekardan fazla tarım alanını yitirmiş durumda. Zonguldak'ın toplam tarım alanından daha fazla bir alandan bahsediyoruz.
İpek böceği üreticisi zaten bugün esnafa sorduk, kalmadı. Tarihi bir konu aslında, canlandırılması gerekiyor. İnegöl bir mobilya sektöre, Ağacın olmadığı bir yerde siz mobilyaları neyle üreteceksiniz? Tarım alanları olmazsa olur diye bakılırsa dışa bağımlı bir ülke oluruz. Toprağın kıymetini, ağacın değerini bilmeden Türkiye'yi gelişmiş ülkeler arasına sokmamız mümkün değil.
Her kentin bir kavramı vardır. Hatta Bursa'nın bir rengi vardır. 'Yeşil Bursa' değil mi? Yeşil Dönüşüm dünyanın en temel konularından birisi haline gelmiştir. Tüm dünya artık meseleye böyle bakıyor. Üretim, Avrupa Yeşil mutabakatına uygun mu? Üretimde yenilebilir enerji kullanım oranı yüksek mi? Üretim tesisi çevreye duyarlı mı? Üretim süreçleri ne kadar karbon salınımına neden olmuş? Çalışan sayısına göre kreşi var mı? Çok yakın gelecekte uluslararası önümüze çıkacak standartlardan bahsediyorum. Bu bakımdan geç kalma lüksümüz yok. Bursa'da bu standartları bugünden karşılamak, bugünden hazırlık yapmak zorundayız. Bütün üreticiler Avrupalı veya Asyalı üreticilerle rekabet edebilir ve bunu başarabilir. Ancak siyasi iradeyi ellerinde tutan insanların ahlakı ve iş yapmabilme becerisi gerçekten bir engel, milletimizin önünde bir sorun olarak durmakta. Çözüm üretmek mecburiyeti de sorumluluğu da üzerimizdedir. Bu kapsamda bugün burada birlikteyiz ve Mustafa Başkanımla birlikte çalışıyor va birlikte düşünüyor ve çabalıyoruz. İki şehre çok güzel fırsatlar sunuyor olacağız."