Prof. Dr. Görür: Mikro bölgeleme ile depreme hazırlanabiliriz

Gemlik'te düzenlenen ‘Afet Zararlarını Azaltma Çalıştayı’na katılan Prof. Dr. Naci Görür, Gemlik ilçesinin doğrudan doğruya Kuzey Anadolu Fayı'nın etkin olan Güney Kolu'nun üzerinde bulunduğunu söyledi. Görür, ilçenin depreme hazırlanması için öncelikle mikro bölgeleme çalışmalarının yapılması gerektiğini belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 12.07.2023 08:51
Haber Güncellenme Tarihi: 12.07.2023 08:51
https://www.bursaport.com

PELİN AKDEMİR/ BURSAPORT

Gemlik Belediyesi öncülüğünde İstanbul Planlama Ajansı ve TMMOB katkılarıyla Marmara Depremine Gemlik’ten Bakış ve Afet Zararlarını Azaltma Çalıştayı Cemil Meriç Kültür Merkezi’nde düzenlendi.

 Çalıştaya; Gemlik Kaymakamı Hasan Göç ve CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği Başkanı Yusuf Yumru, Bursa TMMOB İKK Sekreteri Şirin Rodoplu Şimşek, Akut Eski Başkanı Nasuh Mahruki, Prof. Dr. Tarık Şengül ve Prof. Dr. Naci Görür konuşmacı olarak katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Gemlik ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İPA aracılığıyla afet konularında çalışmalarına devam edeceğini belirten bir mektup yolladı.

İki bölüm halinde gerçekleşen organizasyonun modetatörlüğünü Gemlik Belediye Başkan Yardımcısı Zeynep Akış Serintürk yaptı. Birinci bölümünde açılış konuşmaları yapılırken ilk konuşmayı Gemlik Kaymakamı Hasan Göç yaptı. Göç konuşmasında alınacak önlemlerin önemine değinirken, afetler konusunda halkın bilinçlendirilmesinin önemini vurguladı.

'DEPREMİ ÖNCELEYEN, ÖNEMİNİ KAVRAMIŞ HÜKÜMET YOK'

Prof. Dr. Naci Görür, beklenen Marmara depremine değindikten sonra kentleri depreme hazır hale getirmek için yapılması gerekenleri anlattı. 13 milyon yıldır depremlerin bu coğrafyada devam ettiğini söyleyen Görür, "Depremlerin bitmesini beklemeyin. Depremin bitmesi demek dünyanın ölmesi demektir. Bu nedenle depreme dirençli yerleşim alanları yapmamız gerekir. Depreme dirençli yerleşim alanlarını Japonya, Meksika, Şili, İtalya yapmış. Biz neden yapmıyoruz? Bizde olmayan şey, siyasi irade. Depremi önceleyen, önemini kavramış hükümet yok. Dünyada hiçbir ülke bizim kadar depreme hazırlanmamıştır rapor üzerinde. 'Depremde ne yapalım' diye yüzlerce rapor görürsünüz. Ama yapılan şey oldukça az. Bizim amacımız, deprem dirençli yerleşim alanlarına sahip çıkarak insanımızın ölmemesini sağlamak" diye konuştu.

Depremler olmadan önce bilim insanlarının uyarıda bulunduklarını ifade eden Görür, "Depremlerin geleceğini söylüyoruz ama ne aziz halkım ne yerel yönetimler ne de merkezi yönetimler duyuyor. 99 depremlerinde, Elâzığ’da, Maraş’ta bağırdık. Halan daha söylüyoruz. Marmara'ya dikkat edin, büyük bir deprem geliyor. Gelmesini mi bekleyeceğiz?" diye sordu. Görür, Marmara Denizi için asıl tehlikenin Kuzey Anadolu Fayı'nın Kuzey Kolu olduğunu, bu kolun minimum 7.2 ile 7.6 büyüklükte deprem üretebildiğini söyledi.

'MİKRO BÖLGELEME ÇALIŞMASI SADECE İSTANBUL VE İZMİR’DE VAR’

İlçenin depremselliği üzerine konuşan Görür, Gemlik, Mudanya ilçelerinin doğrudan doğruya Kuzey Anadolu Fayı'nın etkin olan Güney Kolu'nun üzerinde bulunduğunu ifade etti. Görür, ilçelerin depreme hazırlanması için önce tehlikenin nereden geldiğini, fayların özelliklerini bilmek gerektiğini söyledi. Görü, "Yerel yönetimlerin en başta tehlike analizini yaptırmış olması gerekir" dedi. Afet risklerini haritalar üzerinde belirleyen çalışmalar olan mikro bölgeleme çalışmalarına dikkat çeken Görür, "Türkiye'de yapılan iki mikro bölgeleme alanı var. Biri İstanbul'da yapılmış, biri İzmir'de yapılıyor. Belediyelere sorsak hepsi yapmış. Mikro bölgeleme çalışmalarıyla kenti depreme hazırlayabilirsiniz. İlçenin veya ilin mekân kullanımı, geleceğini kontrol eden siyasi irade veya rant değil, mikro bölgeleme verileri. Asıl komutan doğanın kendisi" dedi.

Gemlik ve çevresindeki yerleşimleri depreme dirençli hale getirmek için öncelikle yönetim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini belirten Görür, diğer unsurların halk, altyapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem, ekonomi olduğunu sıraladı. Kentsel dönüşümün kenti depreme hazırlamadığını ifade eden Görür, ekonomi konusundaki sözleriyle konuşmasını tamamladı: "Bizim ekonomimiz depreme hazır değil. Maraş depremine bakın. İş insanları ekip, ekipman bulamıyorlar. Dünyayla ilişkiyi kaybettiler. 'Daha 20 sene kendimize gelemeyiz' diyorlar. Marmara'da deprem olursa bütün Türkiye ekonomik olarak çöker. İş insanlarımızın deprem dirençli sanayi alanlarına sahip çıkmaları gerekir. Ekonominin depreme hazırlanması mümkün fakat iş dünyamız bu yönde çalışma yapıyor mu?"

‘BURSA’DA YAPI STOĞUNUN YÜZDE 65’İ KÖTÜ’

TMMOB İKK Sekreteri Şirin Rodoplu Şimşek, Bursa’da yüzde 65 yapı stoğunun kötü olduğunu belirtti. Şimşek, “Bursa’da yüzde 65 için ‘Allah geçinden versin’ diyeceğimiz yapı stoğuna sahibiz. Yapılması gereken tek şey dönüşüm. Doğru planlamayla birlikte bu kent dönüşüme girmek zorunda. Çok sıkışmış bir kentteyiz. Maalesef planlama adına yapılabilecek adımlar kolay değil. Biz en azından belediyelerimiz deprem üzerine çalışmalar yaptığında bununla teselli bulur noktadayız” diye konuştu.

Kentin dar sokaklara sahip olması nedeniyle vatandaşların kendi parsellerinden terk vermek istemediğini de belirten Şimşek, “'Benden en az gitsin'in peşinde oluyoruz ama kentleşme adına doğru bir formül değil” dedi. Kentsel dönüşüm için harekete geçen belediyeleri desteklediklerini söyleyen Şimşek, “Umarım lafta kalmayacak, umarım seçim üzerine çalışmalar değildir. Çünkü çok kötü bir kentten, planlamadan, yapı stoğundan bahsediyoruz. Süreç uzatılmadan bir an önce kentsel dönüşüm için harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz ama rant dediğimiz canavardan kurtararak doğru şehirleşmeyi yapmak zorundayız. Yoksa Maraş’ta gördüğümüz şeylerin daha fazlasını yaşayacağız” ifadelerini kullandı. Bursa’nın sanayi kenti olduğunu da hatırlatan Şimşek, yaşanacak bir afetin kimyasallar nedeniyle yıllar sonra bile sorun olacağını söyledi.

‘TÜRKİYE’NİN ÇOK BÜYÜK DENETİM SORUNU VAR’

AKUT eski başkanı Nasuh Mahruki, Türkiye’nin yapı stoğuna değinerek 2000 yılından önce yapılan binalardan korktuklarını söyledi. Mahruki, “Yönetmeliği değiştirmekle, iyi hale getirmekle iş yine bitmiyor. Çünkü Türkiye'nin çok büyük bir denetim sorunu var. İnşaat sektörü, kirli siyasetin finansmanı için kullanılıyor. Siz siyasetinizi inşaat sektörüyle finanse ediyorsanız o zaman rant işler. Maraş depremlerinde gördük ki, tarım alanları imara açılmış, çok katlı yapılara izin verilmiş. Adı üzerinde tarım alana, sulak zemin. Yıkılmasa bile binalar çok ağır, ağır hasarlı durumda” diye konuştu.

‘MERKEZİ YÖNETİMİN GÖREVİNİ YAPMASI ŞART’

Şehir Plancısı Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül, deprem çalışmalarının 7 boyutunu "Yönetsel/Hukuki, Mühendislik, Planlama/Mimari, Toplumsal, Sağlık, Ekonomik, Lojistik" olarak sıraladı. Şehir planlamasının ve merkezi yönetimlerin önemine değinen Şengül, “Şehir planlamasının bir düzenleme değil de nasıl bir yok etme aygıtına dönüştüğünü de görüyoruz. Fay hatlarını izleyen otoyollarımız var. Paralel gidiyor” dedi. Sadece belediyelerin şehir planlamada yeterli olmayacağını belirten Şengül, merkezi yönetimin görevini yapmasının şart olduğunu söyledi. Şengül, “İstanbul’da afetlere karşı çok sayıda kentsel dönüşüm ilan edilmiş. Bu çok sayıda bölgeden sadece iki tanesi gerçek anlamda risk bölgesi. Gerisi rant projesi. Merkezi yönetimleri göreve çağırmayacağız da neyi çağıracağız? Meclis’te kaç tane deprem uzmanı var? Yok. Ana muhalefet partisi de dahil olmak üzere siyasi alanda depreme özen gösterilmemiş. Bilim insanlarının sorumluluğu varsa siyasilerin daha büyük sorumluluğu var” diye konuştu.