Soner Yalçın'a iki yıl sonra tahliye

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, iki yıldır tutuklu yargılanan gazeteci Soner Yalçın'ın tahliyesine karar verdi.

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:
https://www.bursaport.com

Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv'de yapılan aramalar sonrasında gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da aralarında bulunduğu 13 sanık hakkında açılan davanın 15. duruşması görüldü.

Soner Yalçın oy çokluğu ile tahliye edilirken, üye hakim tahliye edilmemesi yönünde muhalefet şerhi koydu. Tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak tahliye edilen Yalçın'a yurtdışına çıkış yasağı ve her hafta karakola giderek imza şartı getirildi. Davada halen Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı tutuklu olarak yargılanıyor.

Duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci, talebinin alınması için tutuklu sanık Yalçın Küçük'ü kürsüye çağırdı. Bu sırada, söz almadan konuşan sanık Ahmet Şık'ın, ''Avukatlar yok, bu şekilde duruşmaya başlayamazsınız'' demesi üzerine Başkan Ekinci, ''Bekleyen yok, avukatların yeri de boş isterlerse gelir oturur. Zorla duruşmaya alacak halim yok'' dedi. Ahmet Şık'ın ''Zorla içeri almıyorsunuz ama...'' şeklinde konuşması üzerine Başkan Ekinci, ''Ahmet Bey sizinle polemiğe girmeyeceğim. Yerinize oturun lütfen'' dedi. Sanık Yalçın Küçük taleplere ilişkin konuşmaya başladığı sırada, adliye dışında açıklama yapan sanık avukatları duruşma salonuna girdi. Salonun kalabalık olmasından dolayı avukatların girişi sırasında Mahkeme Başkanı ile bazı izleyiciler arasında tartışmalar yaşandı. Tartışmaların ardından yeniden konuşmaya başlayan Yalçın Küçük, sanıkları göstererek, ''Size ve 'Ergenekon' davasına bakan mahkemeye teşekkür ederiz. Bize yeni insanlar kazandırdınız. Bu insanlara iyi bakın, bu insanlar yarın ülkeyi yönetecek'' diye konuştu.

'Bana iyi bakın, böyle sanık bulamazsınız'

İddianameyi eleştiren Küçük, ''İddianameye göre PKK'yı yönetiyorum, 'Ergenekon'u yönetiyorum, 'Odatv'yi yönetiyorum, ben CHP'yi yönetiyorum, ben siyaset dünyasını da yönetmeye çalışıyorum. Ben nasıl bir insanım. O yüzden bana iyi bakın, böyle sanık bulamazsınız'' dedi. Cumhuriyetin kendisine bir görev verdiğini belirten Küçük, kendisini bu ''cumhuriyetin görücüsü'' olarak nitelendirerek, şunları söyledi: ''Cumhuriyet, bana görme görevi verdi. Ben kimsenin görmediklerini görüyorum. Hanefi Avcı huzurunuzda sanık. Burada Hanefi Avcı'ya sordum. 'Beni takip eder misiniz?' dedim. 'Mesleğim sizi takip etmek' dedi. Mehmet Eymür'e sordum, 'evet' dedi. Bir yere gittiğimde havayı koklar, polisimi ararım. Eğer bir yerde polis bulamıyorsam, 'bu devlet artık beni ciddiye almıyor' derim. Her şeyimizi takip ediyorsunuz. Neyi takip ediyorsunuz. Hukuk mantıktır, hukuk akıldır. Akıl ve mantık dışı hiçbir şeyi TÜBİTAK'a gönderemezsiniz.''

'Siz de hiç vicdan yok mu?'

Davanın sanıklarından Barış'a talimat verip bazı haberleri internete koydurduğunun iddia edildiğini anlatan Küçük'ün, mahkeme heyetine seslenerek ''Siz de hiç vicdan yok mu? Beni hala tutuklu yargılıyorsunuz'' demesi üzerine Başkan Ekinci, ''Böyle konuşamazsınız, bu şekilde konuşma hakkınız yok'' dedi. Bunun üzerine Küçük, özür dileyerek sözlerini tamamladı.

'Bu kötülük örgütlü, kötülük'

Tahliye talebine ilişkin söz verilen tutuklu sanık Soner Yalçın ise kötülüğün sıradan olduğunu ve ülkede zalim bir kötülüğün var olduğunu savunarak, ''Bu kötülük örgütlüdür ve ne yazık ki devlet içinde yuvalanmıştır. Düzenlediği tertiplerle insanları itibarsızlaştırmakta, hapse attırmaktadır'' dedi. Yalçın, bu kötülüğün yolun sonuna geldiğini ve açığa çıkmaya başladığını ifade ederek, şöyle devam etti: ''Baksanıza, Başbakan Erdoğan bile kendisinin dinlendiğini, ofislerinde dinleme cihazı, böceklerin bulunduğunu açıkladı. Şimdi sıra bu böceği yerleştiren kötülük merkezini ortaya çıkarmaya geldi. Buradan açıklıyorum, biz bu tertipçileri biliyoruz. Yazdık ve 2 yıldır da bu mahkeme salonundan haykırıyoruz. Bu tertipçiler, Deniz Baykal'a kaset komplosu yapanlardır. Bu tertipçiler, 10 MHP'liye seks kaseti komplosu kuranlardır. Komplo yapacağı kişinin telefonunu dinleyecek, adım adım takip edecek, gizlice evlere girip kamerayı yerleştirecek, görüntüleri kaybedecek, yurt dışından internete sızdıracak ve hiç yakalanmayacak! Böylesine bir tertibi kim yapabilir? Sırtını devlete dayamadan, devletin istihbarat olanaklarına sahip olmadan bu tezgah kurulabilir mi, yapılabilir mi? Türkiye'nin merakla aradığı asıl derin devlet işte budur.''

'Şimdi hedefte Başbakan var' Bu konuları yazdıkları için kendilerine de komplo kurulduğunu iddia eden Yalçın, ''Bilgisayarlarımıza virüslü word dosyaları yükleyip bizi hapse attırdılar. Devlet içindeki bu kötülük merkezinin kim olduğunu hükümetin bilmediğini sanmak saflık olur. Tek eksik olan Türkiye'de bunları ortaya çıkaracak siyasi iradeye sahip olup olmamasıdır. Ama sanıyorum düğmeye bastılar. Çünkü biliyorlar ki bu tertipçilerin şimdiki yeni hedefinin Başbakan Erdoğan olduğu gün gibi açıktır. Devlet içindeki bu güç-iktidar çatışması kaçınılmazdır'' diye konuştu.