Halk TV'de Uğur Dündar'ın başlattığı Arena programında Suriye lideri Esad'ın Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na yönelik ağır sözleri karşısında, "Hiçbir yabancı ülke liderinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na hakaret etme hakkı yoktur" diye tepkiş veren Yılmaz Özdil, okuyucularından ağır tepkiler aldı.
Aldığı mesaj bombardımanının bir bölümüne bugünkü köşesinde yer veren Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, 'durum'u iktidar ve muhalefetin can kulağıyla irdelemesi gerektiğini yazdı. Toplumun, Türkiye'nin bugünkü geldiği noktada, "başka bir ülke liderinden medet umduğunu" ifade eden Özdil'in yazısı şöyle:
Kaç para aldın RTE'den?
Değerli ağabeyim Uğur Dündar ekranlara geri döndü, Arena programı Halk TV'de başladı.
Bir başka değerli büyüğüm Müjdat Gezen'le birlikte konuk olarak katıldık. Arena'nın içinde, Yurt gazetesi ve Halk TV'nin ortaklaşa gerçekleştirdiği Beşar Esad röportajı yayınlandı. Doğal olarak, kendi ülkesinin çıkarları için ne gerekiyorsa onu söyledi.
Tayyip Erdoğan hakkında "yalancı, bağnaz, dürüstlüğü tanımayan, kişilik sorunları yaşayan, en düşük seviyede ahlaki değere bile sahip olmayan" sıfatlarını kullandı. CHP'yi övdü, laiklikten dem vurdu. Ahmet Davutoğlu'na yalancı derken, dengeyi kolladı, Tayyip Erdoğan'la arası limoni olan Abdullah Gül'e toz kondurmadı.
Sanırsın İsviçre'nin cumhurbaşkanıdır, demokrasi dersi vermeye kalktı. Dinledik tabii...
Sonra "en başta Ortadoğu hacivatları, hiçbir yabancı ülke liderinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na hakaret etme hakkı yoktur" dedim. "Televizyonlar üzerinden yürütülen bu tür psikolojik harekâtları dinleyeceğimize, pırıl pırıl Türkiye Cumhuriyeti, yüzü Batı'ya dönük Atatürk Cumhuriyeti, nasıl oldu da, bu adamlarla kol kola girdi, nasıl oldu da kendimizi bir anda Ortadoğu bataklığında bulduk, buna kafa yormalı" dedim.
Mesaj yağdı haliyle...
"Seni adam yerine koyuyorduk, bugünden itibaren tarihin çöplüğüne atıyoruz, senin de g.t kılı olduğundan zerre kadar şüphem kalmadı artık" demiş Neşe. Kaç para aldın RTE'den?" diye sormuş Duygu. "Tayyip'in avukatı" demiş Mehmet. "İlk defa keşke işinden kovulsan diye içimden geçirdim, hak etmiyorsun bu mesleği" diye dua etmiş Oktay. "En büyük hayal kırıklıklarımdan biri olarak tarihe yazıldın, sen başbakanın avukatı mısın, seni okuduğum günlere lanet ediyorum, yalakaların en dibindesin" diye haykırmış Nazım. "RTE'yi aslanlar gibi savundun, içime sindiremedim" demiş İsmail. "Ne çok severek okurdum seni, Esad karşıtlığı üzerinden karşı devrimi selamladın, meğer ne yalakaymışsın, git Tayyip'e danışman ol" diye önermiş Kurtuluş. Nevzat'a göre "İsrail köpeği"yim. Ekrem'e göre "Vahabi kuklası"yım. "Hocaefendinden ne emir aldın, açıkla da bilelim" demiş Tarık. "Cemaatin sözcüsü müsün?" diye sormuş Neşe. "Müslüman Kardeşler'in avukatı olmak sana mı kaldı, kim verdi sana bu talimatı?" diye merak etmiş Bihlul.