CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Demokrasi kılıfı içinde andımızı kaldırdılar. Efendim neymiş, bu soğuk savaş döneminde yazılmış. Efendim 'doğruyuz' dediniz de ne oldu. Kendisini tanımlıyor aslında. İlköğretimde çocuğa beraber olmak öğretilir. Çocuğa doğru ol demeyi öğretmek ne zamandan beri formatlamak oluyor. Asıl yasaklamak istediği şu: Türk'üm. Neyi yasaklamak istiyorsan çık milletin önüne söyle. Halkına yalan söyleyen bir başbakandan o topluma fayda gelmez. Kalkıp gencecik çocuklara kininizi unutmayın diye mesaj veriyorsun.
Bizim önümüze konulan paketin demokrasiyle alakası yok. Bu demokratikleşme değil, seçim paketidir. Demokrasi nasıl kökleşir bunun kurallarını ortaya koyduk. Yargıyı siyasetten ayıralım. Yargı siyasetin elindedir. Yargı bağımsızlığını yitirdiğinin en somut örneği Deniz Feneri davasıdır. Savcılar yargılandı hırsızlar beraat etti. Demokrasilerde özel yetkili mahkeme olmaz.
Düşünceyi açıklamak var mı bu pakette? Aydınlar, gazeteciler, akademisyenler hapiste. Bunlar tahliye olacak mı? Hayır. Kalem tutanla, silah tutanı aynı kefeye koyarsanız bunun adı demokrasi olmaz.
Uluslararası Af Örgütü en son Gezi Parkı olaylarıyla ilgili rapor hazırladılar. Raporda, 'polisin yaygın ve sistematik şiddet uygulamasına rağmen yetkililer polise destek verdi, polisin gösterilere müdahelesini destan yazmak olarak niteledi' diyor.
Adalet Bakanlığı 2776 öğrencinin hapiste olduğunu açıkladı. Halkın oylarıyla seçilen vekillerin serbest bırakılıp parlamentoda hizmet vermesiyle ilgili düzenleme hala yok.
Seçim barajı için 3 öneri getiriyorlar, 4. öneriye olmaz diyorlar. Yüzde 10 seçim barajı diktaya yol açtı. Aldığımız oyun karşılığını alamadık.
Başbakan Hrant Dink cinayetinin ardından ne dedi. 'Merak etmeyin bu cinayet Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmaz. Türkiye eski Türkiye değil' demişti. Türkiye, eski Türkiye'den de kötü.
Ne kadar ipten kopan varsa gizli tanık yaptılar. Pakette gizli tanıkla ilgili bir düzenleme yok.
Bir ülkenin hapishanelerinde gazeteci varsa o ülkede demokrasiden bahsedilemez.
Demokrasilerde halk devleti denetler, bizde tam tersi oluyor.
Eskişehir'de genç bir çocuğumuz öldürüldü. Ertesi gün sözde bir vali, vali demek için 50 dereden su getirmesi lazım. 'Efendim bazı gruplar arkadaşlarını öldürüp sonra bizim üzerimize atıyor' dedi. Sonra olayın üzerine giden gazeteciye bir e-posta gönderiyor. Gazeteciye 'bu olayın üzerine gidersen şerefsizsin' diyor. Böyle bir vali, valilik koltuğunda oturamaz. Ama Erdoğan, 'Vali iyi bir arkadaşımızdır' dedi. Bizde bir atasözü var; 'Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyim.'
Dış politikada ciddi sorunlarımız var. İç politikada kamplaşma var. Yeniden bu topraklara barışı getirmeliyiz. Bu topraklara huzur gelmeli."