İzmir'den Bursa'ya yaklaşık 100 yıl önce göç eden Yörüklerin getirip doğaya saldığı bilinen atlar, yaşamlarına Karacabey ilçesindeki su basar ormanında yabani olarak devam ediyor
Haber Giriş Tarihi: 11.07.2014 16:29
Haber Güncellenme Tarihi: 11.07.2014 16:29
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
İzmir'den Bursa'ya gelip yerleşen Yörüklerin doğaya saldığı Orta Asya kökenli atlar, yaklaşık 100 yıldır Karacabey ilçesindeki longozda (su basar ormanı) sürüler halinde yabani olarak gezip nesillerini sürdürüyor.
Doğaya salındıktan sonra Karacabey Longozu ve Dalyan Gölü havzasına uyum sağlayan atlar, burada sürüler halinde yaşıyor. Bölgede 8-10 atın oluşturduğu her sürüye bir aygır liderlik yapıyor. Göl etrafında yeni doğan taylarla bir araya gelen at sürüleri otlarken liderler, sürünün etrafını sararak grubun güvenliğini sağlıyor.
Bulundukları ortamda tehlike sezen atlar, yan yana geliyor. Kendilerini görüntülemek isteyen kişilerin üzerine yürüyen atlar, aniden çevresinde dört nala koşmaya başlayıp onları uzaklaştırmaya çalışıyor.
Doğayla uyumlarıyla dikkati çeken ve bölge insanı tarafından efsaneleştirilip pek çok rivayete konu edilen yılkı atları, kartpostalları andıran görüntüler de oluşturuyor.
Longoz yakınındaki Bayramdere Mahallesi'nde yaşayan Kadir Dova, atların yaklaşık 100 yıl önce İzmir'den Bursa'ya göç eden ataları tarafından getirildiğini bildiklerini söyledi.
Atların o dönem hem ihtiyaç hem de yetiştirmek amacıyla kullanıldığını belirten Dova, şöyle konuştu:
"İhtiyaç fazlası atlar, doğaya salınmış. Bu atlar, dedelerimizden, atalarımızdan bu yana burada. Bunlar yerli hayvanlar. Orta Asya'dan Türklerin beraberinde getirdiği, doğal, kendi hayvanlarımız. Türkler nereye kadar gitmişse atlar da oraya kadar gitmiştir. Türk'ün bulunduğu her yerde mutlak surette atı da yanına bulunur. Her sürünün başında bir at bulunuyor. Yaşamlarını bu şekilde sürdürüyorlar. Başka atlarla soy karışımı olmamış, ırklarını devam ettiriyorlar."
"Ahal Tekelerle kan bağı olabilir"
Atçılık ve antrenörlüğü alanında eğitim veren Uludağ Üniversitesi (UÜ) Mennan Pasinli Meslek Yüksekokulunun müdürü Prof. Dr. Kamil Seyrek İntaş ise söz konusu atların yüksekliğinin 1,5 metrenin üzerinde olduğunu tahmin ettiklerini söyledi.
Atların özellikleri hakkında bilgi veren İntaş, "Bu atlar, direkt olarak Arap veya İngiliz atlarına benzemiyor. Binek amaçlı spor atları olan Avrupa sıcak kanlı atlarıyla da bir ilgisinin olmadığı anlaşılıyor. Tip olarak bizim eski Türk atlarına benziyor" dedi.
İntaş, alınları genellikle düz veya hafif dışa bombeli olan bu atların çene bölümünün, Arap veya İngiliz atlarındaki gibi çok belirgin olmadığını anlattı.
Alt çenelerinin küçük, burun deliklerinin iri olduğunu dile getiren İntaş, şunları kaydetti:
"Bu atların safkan olmadığını düşünüyoruz. Ahal Tekelerle kan bağı olabilir. Çünkü onlar da uzunca bir vücut ve baş yapısına sahip. Bunların da baş yapıları vücutlarına göre oldukça büyük. Osmanlı zamanında da kullanılan çok çeşitli bölgesel at ırkları var. Eski kitaplarımızda bunlardan söz ediliyor. Bunların büyük bir kısmının boy oranı 145 santimetre civarında ama boy 155 santimetre civarına çıktığı zaman orduda da savaş atı niteliğiyle kullanılmış olabileceğini, uzun mesafelere dayanıklı, en güzel örneklerinin Türkmenistan'da bulunduğu Ahal Teke ırkıyla en azından bir kan bağı olduğunu söyleyebiliriz. Bu atların, eskiden orduda kullanıldığını ve karma olarak doğanın seleksiyon etkisiyle yeniden bir form aldığını söyleyebiliriz. 100 yıldan bu yana yılkı atları olarak yaşadığı söyleniyor. Bu 100 yılda doğal seleksiyon kriterleriyle bir dönüşüm, değişim mutlaka olmuştur."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursaport.com
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Karacabey'de bir asırdır yaşayan vahşi atlar
İzmir'den Bursa'ya yaklaşık 100 yıl önce göç eden Yörüklerin getirip doğaya saldığı bilinen atlar, yaşamlarına Karacabey ilçesindeki su basar ormanında yabani olarak devam ediyor
İzmir'den Bursa'ya gelip yerleşen Yörüklerin doğaya saldığı Orta Asya kökenli atlar, yaklaşık 100 yıldır Karacabey ilçesindeki longozda (su basar ormanı) sürüler halinde yabani olarak gezip nesillerini sürdürüyor.
Doğaya salındıktan sonra Karacabey Longozu ve Dalyan Gölü havzasına uyum sağlayan atlar, burada sürüler halinde yaşıyor. Bölgede 8-10 atın oluşturduğu her sürüye bir aygır liderlik yapıyor. Göl etrafında yeni doğan taylarla bir araya gelen at sürüleri otlarken liderler, sürünün etrafını sararak grubun güvenliğini sağlıyor.
Bulundukları ortamda tehlike sezen atlar, yan yana geliyor. Kendilerini görüntülemek isteyen kişilerin üzerine yürüyen atlar, aniden çevresinde dört nala koşmaya başlayıp onları uzaklaştırmaya çalışıyor.
Doğayla uyumlarıyla dikkati çeken ve bölge insanı tarafından efsaneleştirilip pek çok rivayete konu edilen yılkı atları, kartpostalları andıran görüntüler de oluşturuyor.
Longoz yakınındaki Bayramdere Mahallesi'nde yaşayan Kadir Dova, atların yaklaşık 100 yıl önce İzmir'den Bursa'ya göç eden ataları tarafından getirildiğini bildiklerini söyledi.
Atların o dönem hem ihtiyaç hem de yetiştirmek amacıyla kullanıldığını belirten Dova, şöyle konuştu:
"İhtiyaç fazlası atlar, doğaya salınmış. Bu atlar, dedelerimizden, atalarımızdan bu yana burada. Bunlar yerli hayvanlar. Orta Asya'dan Türklerin beraberinde getirdiği, doğal, kendi hayvanlarımız. Türkler nereye kadar gitmişse atlar da oraya kadar gitmiştir. Türk'ün bulunduğu her yerde mutlak surette atı da yanına bulunur. Her sürünün başında bir at bulunuyor. Yaşamlarını bu şekilde sürdürüyorlar. Başka atlarla soy karışımı olmamış, ırklarını devam ettiriyorlar."
"Ahal Tekelerle kan bağı olabilir"
Atçılık ve antrenörlüğü alanında eğitim veren Uludağ Üniversitesi (UÜ) Mennan Pasinli Meslek Yüksekokulunun müdürü Prof. Dr. Kamil Seyrek İntaş ise söz konusu atların yüksekliğinin 1,5 metrenin üzerinde olduğunu tahmin ettiklerini söyledi.
Atların özellikleri hakkında bilgi veren İntaş, "Bu atlar, direkt olarak Arap veya İngiliz atlarına benzemiyor. Binek amaçlı spor atları olan Avrupa sıcak kanlı atlarıyla da bir ilgisinin olmadığı anlaşılıyor. Tip olarak bizim eski Türk atlarına benziyor" dedi.
İntaş, alınları genellikle düz veya hafif dışa bombeli olan bu atların çene bölümünün, Arap veya İngiliz atlarındaki gibi çok belirgin olmadığını anlattı.
Alt çenelerinin küçük, burun deliklerinin iri olduğunu dile getiren İntaş, şunları kaydetti:
"Bu atların safkan olmadığını düşünüyoruz. Ahal Tekelerle kan bağı olabilir. Çünkü onlar da uzunca bir vücut ve baş yapısına sahip. Bunların da baş yapıları vücutlarına göre oldukça büyük. Osmanlı zamanında da kullanılan çok çeşitli bölgesel at ırkları var. Eski kitaplarımızda bunlardan söz ediliyor. Bunların büyük bir kısmının boy oranı 145 santimetre civarında ama boy 155 santimetre civarına çıktığı zaman orduda da savaş atı niteliğiyle kullanılmış olabileceğini, uzun mesafelere dayanıklı, en güzel örneklerinin Türkmenistan'da bulunduğu Ahal Teke ırkıyla en azından bir kan bağı olduğunu söyleyebiliriz. Bu atların, eskiden orduda kullanıldığını ve karma olarak doğanın seleksiyon etkisiyle yeniden bir form aldığını söyleyebiliriz. 100 yıldan bu yana yılkı atları olarak yaşadığı söyleniyor. Bu 100 yılda doğal seleksiyon kriterleriyle bir dönüşüm, değişim mutlaka olmuştur."
En Çok Okunan Haberler