11. Cumhurbaşkanı Gül'den İmamoğlu açıklaması: Hukuk kaybedilirse Türkiye kaybeder!
11. Cumhurbaşkanı Gül'den İmamoğlu açıklaması: Hukuk kaybedilirse Türkiye kaybeder!
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla ilgili olarak, "Vaktiyle Erdoğan’a ve şahsıma yapılanlar İmamoğlu’na da yapılmamalı; hukuk kaybedilirse Türkiye kaybeder!" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 22.03.2025 01:36
Haber Güncellenme Tarihi: 22.03.2025 01:44
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin olarak, "Vaktiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsıma yapılan haksızlıkları kamu vicdanının nasıl kabul etmediğini hatırlayalım. Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı" uyarısında bulundu. Gül, "Bu tür çalkantılar, Türkiye’de hiçbir kesime ne iktidara ne de muhalefete hayır getirmedi, getirmez de. Hukuk ve hakkaniyeti kaybetmemeliyiz. Yoksa Türkiye kaybeder" ifadelerini kullandı.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanlığı ön seçim adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta 105 kişiyle birlikte gözaltına alındı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından kritik uyarılarda bulundu. Geçmişte hem kendisi hem Erdoğan'a yapılan haksızlıkları kamu vicdanı kabul etmediğini ifade eden Gül, "Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı" uyarısında bulundu.
Karar gazetesinden Mehmet Ocaktan'a konuşan Gül, şu açıklamayı yaptı:
“Son günlerde İstanbul Belediye Başkanı ve beraberinde birçok kişinin gözaltına alınmasıyla başlayan süreci yakından endişeyle izliyorum. Türkiye içinde olduğu gibi Türkiye dışında, yabancı basında da geniş yankı bulan bu sürece gelinmesi gerçekten üzüntü verici.
Halbuki içeride, ekonomik reform programına olan güven giderek artmışken, çok büyük problemlerle devir alınan ekonomide, sorunlara rağmen bir toparlanmadan bahsedebiliyorduk. Tekrar güven ortamı oluşmaya başlamıştı. Yine içeride siyasi anlamda kritik gelişmelerin içinden geçtiğimiz bir döneme girdiğimiz malum. Uzlaşı ve diyalog dilini yakalamak üzereydik.
Tarihi bir adım olan “barış sürecini” desteklediğimi daha önce açıkça beyan etmiştim. Çok cesurca başlatılan bu süreçte, sabırlı bir şekilde stratejik adımlar atılarak 4o yıllı aşkın süregelen bir problemin aşılabilmesi ihtimali hepimizi şüphesiz heyecanlandırdı. İçimizi umutla doldurdu.
Son günlerde evimizin içinde maalesef bir türbülans baş gösterdi. Daha bir sonraki seçimlere 3 seneye yakın zaman varken, bazı sorunlar siyasi diyalogla ve formüllerle çözülebilecekken böyle bir çalkantı içinde kalmak bizi ileriye götürmez.
Vaktiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsıma yapılan haksızlıkları kamu vicdanının nasıl kabul etmediğini hatırlayalım. Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı.
Saati geriye alma, benzer sıkıntıları tekrar yaşama lüksümüz yok. Buna zemin hazırlayacak girişimlere de hiç gerek yoktu. Bu tür çalkantılar, Türkiye’de hiçbir kesime ne iktidara ne de muhalefete hayır getirmedi, getirmez de. Hukuk ve hakkaniyeti kaybetmemeliyiz. Yoksa Türkiye kaybeder.
Elbette ki yargıya konu olan meseleler usulünce ele alınmalı. Bunun da evrensel ilkelere yakışır olması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Vaktiyle yaptığımız hukuki reformların bunun için olduğunu hatırlayalım. Aksi halde bugünün sorunları, yarının yükü olarak karşımıza çıkar. Karşılıklı taktiksel atılan adımlar uzun vadede yolumuza taş olur.
İktidar ve muhalefet arasında gerginliğin tırmanmasının hiçbir faydası yok. Böyle bir durum sürdürülebilir de değil. Dolayısıyla bir sonraki seçimlere bu kadar süre varken, çatışma dili hakim bir siyaset izlemek yersiz olur. Yarının ne getireceğini şimdiden bilemeyiz.
Vatandaşları galeyana getirecek hamlelerden tabii ki kaçınılmalı. Bu dikkatli bir şekilde yapılırken, vatandaşların haber alma özgürlüğü de daraltılmamalı. Bugün yaşananların ekonomiden dış politikaya Türkiye’nin yakın ve uzak geleceği için olabilecek etkileri iyi hesaplanmalı.
Dolaylısıyla bu gerginliğin bir an önce yatıştırılmasına ihtiyaç bulunuyor. Uzayabilecek ve çıkmaza sürüklenebilecek yargılamalardan kaçınılması önemli. Bu sürecin maksimalist bir anlayış içermemesi gerekir."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursaport.com
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
11. Cumhurbaşkanı Gül'den İmamoğlu açıklaması: Hukuk kaybedilirse Türkiye kaybeder!
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla ilgili olarak, "Vaktiyle Erdoğan’a ve şahsıma yapılanlar İmamoğlu’na da yapılmamalı; hukuk kaybedilirse Türkiye kaybeder!" dedi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin olarak, "Vaktiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsıma yapılan haksızlıkları kamu vicdanının nasıl kabul etmediğini hatırlayalım. Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı" uyarısında bulundu. Gül, "Bu tür çalkantılar, Türkiye’de hiçbir kesime ne iktidara ne de muhalefete hayır getirmedi, getirmez de. Hukuk ve hakkaniyeti kaybetmemeliyiz. Yoksa Türkiye kaybeder" ifadelerini kullandı.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanlığı ön seçim adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta 105 kişiyle birlikte gözaltına alındı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından kritik uyarılarda bulundu. Geçmişte hem kendisi hem Erdoğan'a yapılan haksızlıkları kamu vicdanı kabul etmediğini ifade eden Gül, "Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı" uyarısında bulundu.
Karar gazetesinden Mehmet Ocaktan'a konuşan Gül, şu açıklamayı yaptı:
“Son günlerde İstanbul Belediye Başkanı ve beraberinde birçok kişinin gözaltına alınmasıyla başlayan süreci yakından endişeyle izliyorum. Türkiye içinde olduğu gibi Türkiye dışında, yabancı basında da geniş yankı bulan bu sürece gelinmesi gerçekten üzüntü verici.
Halbuki içeride, ekonomik reform programına olan güven giderek artmışken, çok büyük problemlerle devir alınan ekonomide, sorunlara rağmen bir toparlanmadan bahsedebiliyorduk. Tekrar güven ortamı oluşmaya başlamıştı. Yine içeride siyasi anlamda kritik gelişmelerin içinden geçtiğimiz bir döneme girdiğimiz malum. Uzlaşı ve diyalog dilini yakalamak üzereydik.
Tarihi bir adım olan “barış sürecini” desteklediğimi daha önce açıkça beyan etmiştim. Çok cesurca başlatılan bu süreçte, sabırlı bir şekilde stratejik adımlar atılarak 4o yıllı aşkın süregelen bir problemin aşılabilmesi ihtimali hepimizi şüphesiz heyecanlandırdı. İçimizi umutla doldurdu.
Son günlerde evimizin içinde maalesef bir türbülans baş gösterdi. Daha bir sonraki seçimlere 3 seneye yakın zaman varken, bazı sorunlar siyasi diyalogla ve formüllerle çözülebilecekken böyle bir çalkantı içinde kalmak bizi ileriye götürmez.
Vaktiyle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve şahsıma yapılan haksızlıkları kamu vicdanının nasıl kabul etmediğini hatırlayalım. Benzer yanlışlıklar halkın iradesiyle belediye başkanı seçilmiş olan Ekrem İmamoğlu’na da yapılmamalı.
Saati geriye alma, benzer sıkıntıları tekrar yaşama lüksümüz yok. Buna zemin hazırlayacak girişimlere de hiç gerek yoktu. Bu tür çalkantılar, Türkiye’de hiçbir kesime ne iktidara ne de muhalefete hayır getirmedi, getirmez de. Hukuk ve hakkaniyeti kaybetmemeliyiz. Yoksa Türkiye kaybeder.
Elbette ki yargıya konu olan meseleler usulünce ele alınmalı. Bunun da evrensel ilkelere yakışır olması gerektiğini hepimiz biliyoruz. Vaktiyle yaptığımız hukuki reformların bunun için olduğunu hatırlayalım. Aksi halde bugünün sorunları, yarının yükü olarak karşımıza çıkar. Karşılıklı taktiksel atılan adımlar uzun vadede yolumuza taş olur.
İktidar ve muhalefet arasında gerginliğin tırmanmasının hiçbir faydası yok. Böyle bir durum sürdürülebilir de değil. Dolayısıyla bir sonraki seçimlere bu kadar süre varken, çatışma dili hakim bir siyaset izlemek yersiz olur. Yarının ne getireceğini şimdiden bilemeyiz.
Vatandaşları galeyana getirecek hamlelerden tabii ki kaçınılmalı. Bu dikkatli bir şekilde yapılırken, vatandaşların haber alma özgürlüğü de daraltılmamalı. Bugün yaşananların ekonomiden dış politikaya Türkiye’nin yakın ve uzak geleceği için olabilecek etkileri iyi hesaplanmalı.
Dolaylısıyla bu gerginliğin bir an önce yatıştırılmasına ihtiyaç bulunuyor. Uzayabilecek ve çıkmaza sürüklenebilecek yargılamalardan kaçınılması önemli. Bu sürecin maksimalist bir anlayış içermemesi gerekir."
En Çok Okunan Haberler