Bursa'da dün akşam gerçekleşen protestolarda polis tarafından kısa sürede olsa alıkonulan Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş'a destek için açıklamada bulunuldu.
Haber Giriş Tarihi: 24.03.2025 19:19
Haber Güncellenme Tarihi: 24.03.2025 19:26
Muhabir:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına yönelik dün akşam Bursa'da gerçekleşen protestolarda Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, polisin sert müdahalesi sonucunda polis tarafından kısa süreliğine alıkonuldu. Binbaş, herhangi bir gözaltı işlemi yapılmadan kısa süre sonra serbest bırakıldı.
Polisin müdahalesi 'hukuk dışı' olarak değerlendiren Bursa Tabip Odası, bugün saat 18.00'da Bursa Akademik Odalar Birliği'nde (BAOB) açıklamada bulundu.
KESK, DİSK, Bursa Demokrasi Güçleri, TMMOB'a bağlı odalar, sivil toplum kuruluşları ve çok sayı kişi Kadir Binbaş'a destek için açıklamaya katıldı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Demokrasi ve hukukun olmadığı, anayasal hakların güvencesiz bırakıldığı bir ülkede sağlık olmaz. Hukuk, demokrasi ve adalet tüm kurumlarıyla işler hale getirilmelidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu kararıyla diplomasının iptal edilmesi, ardından aralarında belediye başkanlarının ve yöneticilerinin olduğu çok sayıda kişiyle birlikte önce gözaltına alınması ardından tutuklanması, sonuç olarak anayasal bir hak olan siyaset yapma hakkının engellenmesi, ülkemizde anayasal hakların güvencede olmadığının ilanı olmuştur.
Diploma kararı aynı zamanda, toplumda örnek olması beklenen akademisyenlerin, bilim üreterek toplumun ilerlemesini sağlamakla görevli üniversitelerin, bağımsız olması mutlak suretle şart olması gereken yargının halini de gözler önüne sermiştir.
Ülkemizin birikimi, hukukun egemenliğinin sağlanmadığı, kurum ve kuralların yok edildiği, üniversitelerin siyasete alet edildiği bir ülke olmayı hak etmemektedir. Demokrasi ve hukuk, sadece yöneticilerin ya da bir avuç ayrıcalıklı kesimin değil, toplumun da hak ve taleplerinin karşılandığı bir düzenin temeli olmalıdır. İşte tam da bu nedenle Türkiye'nin dört bir yanında yurttaşlar, taleplerini dile getirmek, haklarına sahip çıkmak ve hukuksuzluğa karşı durmak için anayasa tarafından güvence altına alınmış olan protesto haklarını kullanmak üzere sokağa çıkmışlardır. Ancak bu meşru ve barışçıl hak arayışının karşısına, güvenlik güçlerinin orantısız şiddeti, sabaha karşı yapılan ev ve yurt baskınları, gözaltılar ve bazı durumlarda iddia edilen çıplak aramalarla çıkılması; yalnızca özgürlüklere değil, toplumun bütününe yönelen sistematik bir tehdide dönüşmüştür. Bu baskı ortamı, artık yalnızca doğrudan mağdur olanları değil, her vicdan sahibi yurttaşı harekete geçmeye, müdahil olmaya, sözünü söylemeye mecbur bırakmıştır.
Unutulmamalıdır ki; Türk Tabipleri Birliği, 6023 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca bizler yalnızca meslektaşlarımızın haklarını savunmakla değil, halk sağlığını korumak ve halkın menfaati ile hekimlerin menfaatini toplumsal düzlemde en iyi şekilde dengelemekle yükümlüyüzdür. Bu sorumluluk, yalnızca hastane koridorlarıyla sınırlı değildir; bu yükümlülük toplumun tüm yaşam alanlarını kapsamaktadır. Çünkü sağlık, yalnızca hastalıkların teşhis ve tedavisi değil; insanların güvenli, eşit, özgür ve onurlu bir yaşam sürebilme koşullarının bir bütünüdür. Bu koşullar sağlanmadıkça bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halini içeren gerçek bir sağlıktan söz edilemez. Hekimlik, yalnızca klinik bilgiyle değil; insan haklarına saygı, toplumsal sorumluluk ve vicdani duruşla anlam kazanır. İşte bu yüzden sokakta coplanan yurttaşın yanan canı da bizim meselemizdir; gözaltında çıplak aramaya zorlanan bir öğrencinin zedelenen onuru da; sabahın köründe evlerinden alınan üniversiteli gençlerin uğradığı psikolojik travma da bizim meselemizdir. Halk sağlığı, yalnızca çöken sağlık sistemiyle değil, aynı zamanda baskı, şiddet, korku ve güvencesizlik ortamıyla da tehdit altındadır. Bu yüzden Türk Tabipleri Birliği'nin ve Tabip Odalarının halk sağlığını koruma görevi; aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlükleri, adil yaşam koşullarını savunma görevidir.
Bu nedenle taleplerimiz nettir:
- Toplanma, ifade ve protesto özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, bu hakların kullanılmasını engelleyen uygulamalara son verilmeli,
-Yurttaşlara yönelik orantısız güç kullanımı derhal ve koşulsuz sonlandırılmalı,
- Gözaltına alınanlar, kötü muameleye uğramadan hemen serbest bırakılmalı,
-Hekimler, gözaltı muayeneleri başta olmak üzere görevlerini etik ilkeler ve bilimsel standartlar çerçevesinde, hiçbir siyasi veya idari baskıya maruz kalmadan yapabilmeli,
-Demokratik haklarını kullanan herkese yönelik yargı vasıtasıyla korkutma, soruşturmalar ve gözdağı politikaları son bulmalı,
- Siyasi otoritenin, kolluk kuvvetlerini ve yargı organlarını muhalefeti bastırma aracı olarak kullanmasına son verilmeli,
-Üniversiteler, bilimsel ve kurumsal özerklik temelinde yapılandırılmalı, akademinin siyasallaştırılmasından vazgeçilmeli,
- Tüm kamu kurumları, hukukun üstünlüğü ve halk yararı temelinde yeniden düzenlenmeli Tüm bu ihlalleri meşrulaştırmaya çalışan siyasi iktidar, halkın iradesine müdahaleden vazgeçmelidir.
Demokrasi ve hukuk olmadan, temel insan haklarına saygı gösterilmeden sağlık ve refah içinde bir toplum olamayacağımız gerçeği unutulmamalıdır. Ülkemizin geleceği için hukuk, demokrasi ve adalet tüm kurumlarıyla bir an önce işler hale getirilmelidir!
Hekimlik, zulme karşı kafasını başka yöne çevirme değil, hakikate tanıklık mesleğidir.
Başta polisin kötü muamelesine maruz kalan başkanımız olmak üzere biz hekimler, akademik odalar, meslek örgütleri, sendikalar ve sayısız yurttaş, her türlü baskıya, gözaltına, tutuklanmalara karşı halkın sağlığını koruma yükümlülüğümüzü yerine getirmeye, toplumun yararı için çalışmaya, demokrasiyi ve insan onurunu savunmaya devam edeceğiz.
Sağlıktan, demokrasiden, özgürlüklerden tasarruf edilmesine karşı sessiz kalmayacağız, Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Hiç bir yere gitmiyoruz."
'BİZ BUGÜN YİNE KENT MEYDANI'NDA OLACAĞIZ'
Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, birçok kişiden destek mesajı ve telefonu aldığını belirterek, "Dün akşamki mağdurların birisi de ben oldum. Çok genç bir kitleyle polis arasında kaldık. Çok fazla su sıkıldı, kalkanlarla sıkıştırıldık. Elden geldiği kadar en az zararın verilmesiyle bu işi kurtarmaya çalıştık. Gazetelerde, televizyonlarda yayınlandı. Benim alıkonulmam bu eyleme katılanlara bir gözdağı taşıdığını biliyorum. Bursa Tabip Odası başkanının bunca hukuksuzluk varken 10 dakika alıkonulması lafı güzaf. Ancak kaybetme şansına sahip değiliz. Bundan geri dönüş yok. Bursa Tabip Odası Başkanını adalet aramaktan alıkoyacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Biz bugün yine Kent Meydanı'nda olacağız. Yok öyle yalnız başına kurtuluş ya hep beraber ya hiçbirimiz" diye konuştu.
'KORKTUKLARI ÖRGÜTLÜ MÜCADELE VERMEMİZ'
Dün akşamki gösterilerde gözünden yaralanan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, "Maalesef kendi iktidarını sürdürebilmek için her gün geçtikçe birileri talimatlarla emniyet güçleriyle vatandaşların çatıştırarak anayasa suçu işliyorlar. Bizim polis veya emniyet güçleriyle bir sorunumuz yok. Ama maalesef sadece kendi iktidarlarını sürdürsünler diye gözaltına aldığı halde şiddet uygulayacak kadar gözleri dönmüş bir şekilde talimat almışlar. Karşısında hiç bir aday, rakip istemediği bir noktaya geldik. İktidarı kaybetmemek için elindeki bütün argümanları kullanan bir nokta. Bu ülkede özgürlükleri savunan herkesin yan yana geleceğini unutuyorlar. Baskılarla bizi yıldıracaklarını düşünmesinler. Bu ülkeye adaleti tekrar geri getireceğiz. Artık onlar da sonlarının geldiğini biliyorlar. Bu iktidara itiraz eden herkes bir arada. Asla umutsuzluk yok. İnanın kazanacağız. Bizler bir araya geldiğimiz zaman neler yapacağımızı iyi biliyorlar. Korkuları ondandır. Korktukları bizim bir araya gelip örgütlü mücadele vermemiz. Emniyet güçleri de aldıkları talimatla suç işliyorlar. Biz bu mücadeleyi onlar için de veriyoruz. Belki talimat alıyorsunuz ama o kadar acımasızca yaklaşmanızı ben anlamış değilim" diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursaport.com
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bursa Tabip Odası: 'Baskılar bizi yıldıramaz'
Bursa'da dün akşam gerçekleşen protestolarda polis tarafından kısa sürede olsa alıkonulan Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş'a destek için açıklamada bulunuldu.
Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına yönelik dün akşam Bursa'da gerçekleşen protestolarda Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, polisin sert müdahalesi sonucunda polis tarafından kısa süreliğine alıkonuldu. Binbaş, herhangi bir gözaltı işlemi yapılmadan kısa süre sonra serbest bırakıldı.
Polisin müdahalesi 'hukuk dışı' olarak değerlendiren Bursa Tabip Odası, bugün saat 18.00'da Bursa Akademik Odalar Birliği'nde (BAOB) açıklamada bulundu.
KESK, DİSK, Bursa Demokrasi Güçleri, TMMOB'a bağlı odalar, sivil toplum kuruluşları ve çok sayı kişi Kadir Binbaş'a destek için açıklamaya katıldı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
"Demokrasi ve hukukun olmadığı, anayasal hakların güvencesiz bırakıldığı bir ülkede sağlık olmaz. Hukuk, demokrasi ve adalet tüm kurumlarıyla işler hale getirilmelidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu kararıyla diplomasının iptal edilmesi, ardından aralarında belediye başkanlarının ve yöneticilerinin olduğu çok sayıda kişiyle birlikte önce gözaltına alınması ardından tutuklanması, sonuç olarak anayasal bir hak olan siyaset yapma hakkının engellenmesi, ülkemizde anayasal hakların güvencede olmadığının ilanı olmuştur.
Diploma kararı aynı zamanda, toplumda örnek olması beklenen akademisyenlerin, bilim üreterek toplumun ilerlemesini sağlamakla görevli üniversitelerin, bağımsız olması mutlak suretle şart olması gereken yargının halini de gözler önüne sermiştir.
Ülkemizin birikimi, hukukun egemenliğinin sağlanmadığı, kurum ve kuralların yok edildiği, üniversitelerin siyasete alet edildiği bir ülke olmayı hak etmemektedir. Demokrasi ve hukuk, sadece yöneticilerin ya da bir avuç ayrıcalıklı kesimin değil, toplumun da hak ve taleplerinin karşılandığı bir düzenin temeli olmalıdır. İşte tam da bu nedenle Türkiye'nin dört bir yanında yurttaşlar, taleplerini dile getirmek, haklarına sahip çıkmak ve hukuksuzluğa karşı durmak için anayasa tarafından güvence altına alınmış olan protesto haklarını kullanmak üzere sokağa çıkmışlardır. Ancak bu meşru ve barışçıl hak arayışının karşısına, güvenlik güçlerinin orantısız şiddeti, sabaha karşı yapılan ev ve yurt baskınları, gözaltılar ve bazı durumlarda iddia edilen çıplak aramalarla çıkılması; yalnızca özgürlüklere değil, toplumun bütününe yönelen sistematik bir tehdide dönüşmüştür. Bu baskı ortamı, artık yalnızca doğrudan mağdur olanları değil, her vicdan sahibi yurttaşı harekete geçmeye, müdahil olmaya, sözünü söylemeye mecbur bırakmıştır.
Unutulmamalıdır ki; Türk Tabipleri Birliği, 6023 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca bizler yalnızca meslektaşlarımızın haklarını savunmakla değil, halk sağlığını korumak ve halkın menfaati ile hekimlerin menfaatini toplumsal düzlemde en iyi şekilde dengelemekle yükümlüyüzdür. Bu sorumluluk, yalnızca hastane koridorlarıyla sınırlı değildir; bu yükümlülük toplumun tüm yaşam alanlarını kapsamaktadır. Çünkü sağlık, yalnızca hastalıkların teşhis ve tedavisi değil; insanların güvenli, eşit, özgür ve onurlu bir yaşam sürebilme koşullarının bir bütünüdür. Bu koşullar sağlanmadıkça bedensel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik halini içeren gerçek bir sağlıktan söz edilemez. Hekimlik, yalnızca klinik bilgiyle değil; insan haklarına saygı, toplumsal sorumluluk ve vicdani duruşla anlam kazanır. İşte bu yüzden sokakta coplanan yurttaşın yanan canı da bizim meselemizdir; gözaltında çıplak aramaya zorlanan bir öğrencinin zedelenen onuru da; sabahın köründe evlerinden alınan üniversiteli gençlerin uğradığı psikolojik travma da bizim meselemizdir. Halk sağlığı, yalnızca çöken sağlık sistemiyle değil, aynı zamanda baskı, şiddet, korku ve güvencesizlik ortamıyla da tehdit altındadır. Bu yüzden Türk Tabipleri Birliği'nin ve Tabip Odalarının halk sağlığını koruma görevi; aynı zamanda hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlükleri, adil yaşam koşullarını savunma görevidir.
Bu nedenle taleplerimiz nettir:
- Toplanma, ifade ve protesto özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, bu hakların kullanılmasını engelleyen uygulamalara son verilmeli,
-Yurttaşlara yönelik orantısız güç kullanımı derhal ve koşulsuz sonlandırılmalı,
- Gözaltına alınanlar, kötü muameleye uğramadan hemen serbest bırakılmalı,
-Hekimler, gözaltı muayeneleri başta olmak üzere görevlerini etik ilkeler ve bilimsel standartlar çerçevesinde, hiçbir siyasi veya idari baskıya maruz kalmadan yapabilmeli,
-Demokratik haklarını kullanan herkese yönelik yargı vasıtasıyla korkutma, soruşturmalar ve gözdağı politikaları son bulmalı,
- Siyasi otoritenin, kolluk kuvvetlerini ve yargı organlarını muhalefeti bastırma aracı olarak kullanmasına son verilmeli,
-Üniversiteler, bilimsel ve kurumsal özerklik temelinde yapılandırılmalı, akademinin siyasallaştırılmasından vazgeçilmeli,
- Tüm kamu kurumları, hukukun üstünlüğü ve halk yararı temelinde yeniden düzenlenmeli Tüm bu ihlalleri meşrulaştırmaya çalışan siyasi iktidar, halkın iradesine müdahaleden vazgeçmelidir.
Demokrasi ve hukuk olmadan, temel insan haklarına saygı gösterilmeden sağlık ve refah içinde bir toplum olamayacağımız gerçeği unutulmamalıdır. Ülkemizin geleceği için hukuk, demokrasi ve adalet tüm kurumlarıyla bir an önce işler hale getirilmelidir!
Hekimlik, zulme karşı kafasını başka yöne çevirme değil, hakikate tanıklık mesleğidir.
Başta polisin kötü muamelesine maruz kalan başkanımız olmak üzere biz hekimler, akademik odalar, meslek örgütleri, sendikalar ve sayısız yurttaş, her türlü baskıya, gözaltına, tutuklanmalara karşı halkın sağlığını koruma yükümlülüğümüzü yerine getirmeye, toplumun yararı için çalışmaya, demokrasiyi ve insan onurunu savunmaya devam edeceğiz.
Sağlıktan, demokrasiden, özgürlüklerden tasarruf edilmesine karşı sessiz kalmayacağız, Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Hiç bir yere gitmiyoruz."
'BİZ BUGÜN YİNE KENT MEYDANI'NDA OLACAĞIZ'
Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, birçok kişiden destek mesajı ve telefonu aldığını belirterek, "Dün akşamki mağdurların birisi de ben oldum. Çok genç bir kitleyle polis arasında kaldık. Çok fazla su sıkıldı, kalkanlarla sıkıştırıldık. Elden geldiği kadar en az zararın verilmesiyle bu işi kurtarmaya çalıştık. Gazetelerde, televizyonlarda yayınlandı. Benim alıkonulmam bu eyleme katılanlara bir gözdağı taşıdığını biliyorum. Bursa Tabip Odası başkanının bunca hukuksuzluk varken 10 dakika alıkonulması lafı güzaf. Ancak kaybetme şansına sahip değiliz. Bundan geri dönüş yok. Bursa Tabip Odası Başkanını adalet aramaktan alıkoyacaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Biz bugün yine Kent Meydanı'nda olacağız. Yok öyle yalnız başına kurtuluş ya hep beraber ya hiçbirimiz" diye konuştu.
'KORKTUKLARI ÖRGÜTLÜ MÜCADELE VERMEMİZ'
Dün akşamki gösterilerde gözünden yaralanan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, "Maalesef kendi iktidarını sürdürebilmek için her gün geçtikçe birileri talimatlarla emniyet güçleriyle vatandaşların çatıştırarak anayasa suçu işliyorlar. Bizim polis veya emniyet güçleriyle bir sorunumuz yok. Ama maalesef sadece kendi iktidarlarını sürdürsünler diye gözaltına aldığı halde şiddet uygulayacak kadar gözleri dönmüş bir şekilde talimat almışlar. Karşısında hiç bir aday, rakip istemediği bir noktaya geldik. İktidarı kaybetmemek için elindeki bütün argümanları kullanan bir nokta. Bu ülkede özgürlükleri savunan herkesin yan yana geleceğini unutuyorlar. Baskılarla bizi yıldıracaklarını düşünmesinler. Bu ülkeye adaleti tekrar geri getireceğiz. Artık onlar da sonlarının geldiğini biliyorlar. Bu iktidara itiraz eden herkes bir arada. Asla umutsuzluk yok. İnanın kazanacağız. Bizler bir araya geldiğimiz zaman neler yapacağımızı iyi biliyorlar. Korkuları ondandır. Korktukları bizim bir araya gelip örgütlü mücadele vermemiz. Emniyet güçleri de aldıkları talimatla suç işliyorlar. Biz bu mücadeleyi onlar için de veriyoruz. Belki talimat alıyorsunuz ama o kadar acımasızca yaklaşmanızı ben anlamış değilim" diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler