CHP Mudanya Kadın Kolları: Milyonlarca çocuk sermayenin ucuz iş gücü
CHP Mudanya Kadın Kolları: Milyonlarca çocuk sermayenin ucuz iş gücü
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya Kadın Kolları Başkanlığı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan CHP Mudanya Kadın Kolları Başkanı Nilgün Arslanoğlu, “Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak sermayenin ucuz işçisi, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 20.11.2023 20:41
Haber Güncellenme Tarihi: 20.11.2023 20:41
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya Kadın Kolları Başkanlığı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan CHP Mudanya Kadın Kolları Başkanı Nilgün Arslanoğlu, “Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak sermayenin ucuz işçisi, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya Kadın Kolları Başkanlığı’nın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Mütareke Meydanı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasına CHP Bursa İl Sekreteri Oktay Kartalkaya, Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, İl Yönetim Kurulu Üyeleri, İl-ilçe Kadın Kolları Başkanları, üyeleri ve partililer katıldı.
Basın açıklamasında konuşan CHP Mudanya Kadın Kolları Başkanı Nilgün Arslanoğlu, 20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dünya üzerindeki en geniş katılımlı belge olma özelliğini taşıdığını ifade ederek, "1994 yılında Türkiye’nin de imzaladığı sözleşmenin 34. yılını geride bıraktık. Sözleşmenin ilk iki maddesinde, ‘Taraf devletler her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler” denmesine rağmen 6 Şubat depreminden bir yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, barınma, eğitim, sosyal hayata katılamayan, ailesini kaybeden kayıp çocuklarımız var. Devletin daha fazla geç olmadan deprem bölgesinde yaşayan çocuklarımızın yaşam koşullarının iyileştirmesini istiyoruz" dedi.
Arslanoğlu açıklamasında İsrail-Filistin çatışmalarında en az 3 bin 257 çocuğun öldüğünü ifade ederek “Hangi ırktan, dinden, milletten olursa olsun savaş da siviller ve çocuklar ölmemeli” diye konuştu.
Arslanoğlu, pandemi sürecinden sonra uzunca bir süre eğitim alamayan veya bu süreçte okul hayatından tamamen koparılan çocuklar için herhangi bir iyileştirici çalışma yapılmadığı belirterek, “Sürekli değişen eğitim sistemi çocuklar yönünden travmatik bir hal almıştır. Yeni eğitim döneminin başladığı sıralarda ekonomik şartların ağırlığı, giyim, gıda, kırtasiye fiyatlarının yüksekliği sebebiyle çocukların eğitim hayatlarından uzak kalacağı konuşulurken; geçen birkaç ay içerisinde birçok çocuğun beslenme ihtiyacının dahi karşılanamadığını tecrübe ederek öğrenmiş bulunmaktayız. Yeterli beslenememe çocuklarda gelişimini etkilemektedir. Ailelerin çocuklarının beslenme çantalarını boş göndermeleri, içine en fazla kuru bir ekmek veya bayat bir poğaça parçası koyabilmeleri gibi, 2019 TÜİK verilerine göre 80 bin kız çocuğu okul dışı kalmış, bu da bir yoksulluktur. Okullaşma bütüncül bir süreçtir. Sadece okul devamlılık hanesine atılan bir çentikten ibaret değildir. Karnı doymadan okula giden çocuğun şevki kırılır, dersi dinleyemez, mide gurultusu okuma azmini bastırır, sonunda hayatın ve kapitalizmin acımasız çarkı içerisinde o çocuk okulla arasındaki duygusal köprüyü yıkar geçer” dedi.
Sosyal bir devletin eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması ve çocuk hak odaklı politikalar üretmesi gerektiğini vurgulayan Arslanoğlu, “Açlık sınırının 12 bin 928 TL yoksulluk sınırının 44 bin 718 TL, dengeli beslenmenin maliyetinin günlük 430 TL olduğunu verilerle biliyoruz. Buna yönelik hiçbir siyasi ekonomik tedbir alınmıyorsa yoksulluk yalnızca seçim dönemlerinde kullanılan bir sözcük olarak kalıyor. Çocuk hakkı ihlallerinden biri de çocuk işçiliğidir. Çocuklar ağırlıklı olarak tarım sektöründe, aile işçiliğinde ve ev içi hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Artan mülteci nüfusuyla birlikte, mülteci çocuk işçilerin sayısında da artış yaşanmıştır. Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak sermayenin ucuz işçisi, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır. AKP’nin hayata geçirdiği tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki ‘çocuk işçilik’ yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı” diye konuştu.
ÇEDES TEPKİSİ
Millî Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere "değerler eğitimi" vereceğini, ifade eden Arslanoğlu, “2021 yılında imzalanan ÇEDES protokolünde yalnızca ortaokullar ve imam hatip okulları proje kapsamındayken, 2023 yılında imzalanan ek protokolde proje, erken yaştaki ilkokul öğrencileri dahil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletildi. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin pedagojik eğitim almış öğretmenleri dururken neden imamlar çocuklarımıza eğitim verecek? Bir öğretmen gidip camide matematik dersi vermiyorsa, imamın da okulda işi yok” dedi.
İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ENGEL
Arslanoğlu açıklamasında ayrıca CHP Mudanya Kadın Kolları olarak ilçede okullara Çocuk Hakları Günü nedeniyle logolarını kullanmadan, siyaset yapmadan gıda desteği yapmayı planladıklarını, ancak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu çalışmaya onay vermediğini belirterek, “Mudanya Belediyesi’nin CHP’li belediye olduğu için okul aile birliklerini davetine bile okullara görüşmeme mobbingi uygulanmıştır. Belediyemiz okulların her türlü sorununa çocuklar söz konusu olduğu için destek olmuştur, bu toplantılara katılan okullarımızın ödenekleri eksik gönderilmiştir. Siyasetinizi çocuklar üzerinden yapmayın” diye konuştu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CHP Mudanya Kadın Kolları: Milyonlarca çocuk sermayenin ucuz iş gücü
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya Kadın Kolları Başkanlığı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan CHP Mudanya Kadın Kolları Başkanı Nilgün Arslanoğlu, “Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak sermayenin ucuz işçisi, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya Kadın Kolları Başkanlığı, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan CHP Mudanya Kadın Kolları Başkanı Nilgün Arslanoğlu, “Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak sermayenin ucuz işçisi, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya Kadın Kolları Başkanlığı’nın, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Mütareke Meydanı’nda gerçekleştirdiği basın açıklamasına CHP Bursa İl Sekreteri Oktay Kartalkaya, Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, İl Yönetim Kurulu Üyeleri, İl-ilçe Kadın Kolları Başkanları, üyeleri ve partililer katıldı.
Basın açıklamasında konuşan CHP Mudanya Kadın Kolları Başkanı Nilgün Arslanoğlu, 20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dünya üzerindeki en geniş katılımlı belge olma özelliğini taşıdığını ifade ederek, "1994 yılında Türkiye’nin de imzaladığı sözleşmenin 34. yılını geride bıraktık. Sözleşmenin ilk iki maddesinde, ‘Taraf devletler her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler” denmesine rağmen 6 Şubat depreminden bir yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, barınma, eğitim, sosyal hayata katılamayan, ailesini kaybeden kayıp çocuklarımız var. Devletin daha fazla geç olmadan deprem bölgesinde yaşayan çocuklarımızın yaşam koşullarının iyileştirmesini istiyoruz" dedi.
Arslanoğlu açıklamasında İsrail-Filistin çatışmalarında en az 3 bin 257 çocuğun öldüğünü ifade ederek “Hangi ırktan, dinden, milletten olursa olsun savaş da siviller ve çocuklar ölmemeli” diye konuştu.
Arslanoğlu, pandemi sürecinden sonra uzunca bir süre eğitim alamayan veya bu süreçte okul hayatından tamamen koparılan çocuklar için herhangi bir iyileştirici çalışma yapılmadığı belirterek, “Sürekli değişen eğitim sistemi çocuklar yönünden travmatik bir hal almıştır. Yeni eğitim döneminin başladığı sıralarda ekonomik şartların ağırlığı, giyim, gıda, kırtasiye fiyatlarının yüksekliği sebebiyle çocukların eğitim hayatlarından uzak kalacağı konuşulurken; geçen birkaç ay içerisinde birçok çocuğun beslenme ihtiyacının dahi karşılanamadığını tecrübe ederek öğrenmiş bulunmaktayız. Yeterli beslenememe çocuklarda gelişimini etkilemektedir. Ailelerin çocuklarının beslenme çantalarını boş göndermeleri, içine en fazla kuru bir ekmek veya bayat bir poğaça parçası koyabilmeleri gibi, 2019 TÜİK verilerine göre 80 bin kız çocuğu okul dışı kalmış, bu da bir yoksulluktur. Okullaşma bütüncül bir süreçtir. Sadece okul devamlılık hanesine atılan bir çentikten ibaret değildir. Karnı doymadan okula giden çocuğun şevki kırılır, dersi dinleyemez, mide gurultusu okuma azmini bastırır, sonunda hayatın ve kapitalizmin acımasız çarkı içerisinde o çocuk okulla arasındaki duygusal köprüyü yıkar geçer” dedi.
Sosyal bir devletin eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması ve çocuk hak odaklı politikalar üretmesi gerektiğini vurgulayan Arslanoğlu, “Açlık sınırının 12 bin 928 TL yoksulluk sınırının 44 bin 718 TL, dengeli beslenmenin maliyetinin günlük 430 TL olduğunu verilerle biliyoruz. Buna yönelik hiçbir siyasi ekonomik tedbir alınmıyorsa yoksulluk yalnızca seçim dönemlerinde kullanılan bir sözcük olarak kalıyor. Çocuk hakkı ihlallerinden biri de çocuk işçiliğidir. Çocuklar ağırlıklı olarak tarım sektöründe, aile işçiliğinde ve ev içi hizmetlerinde çalıştırılmaktadır. Artan mülteci nüfusuyla birlikte, mülteci çocuk işçilerin sayısında da artış yaşanmıştır. Mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak sermayenin ucuz işçisi, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır. AKP’nin hayata geçirdiği tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki ‘çocuk işçilik’ yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı” diye konuştu.
ÇEDES TEPKİSİ
Millî Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere "değerler eğitimi" vereceğini, ifade eden Arslanoğlu, “2021 yılında imzalanan ÇEDES protokolünde yalnızca ortaokullar ve imam hatip okulları proje kapsamındayken, 2023 yılında imzalanan ek protokolde proje, erken yaştaki ilkokul öğrencileri dahil tüm öğrencileri kapsayacak şekilde genişletildi. Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin pedagojik eğitim almış öğretmenleri dururken neden imamlar çocuklarımıza eğitim verecek? Bir öğretmen gidip camide matematik dersi vermiyorsa, imamın da okulda işi yok” dedi.
İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ENGEL
Arslanoğlu açıklamasında ayrıca CHP Mudanya Kadın Kolları olarak ilçede okullara Çocuk Hakları Günü nedeniyle logolarını kullanmadan, siyaset yapmadan gıda desteği yapmayı planladıklarını, ancak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu çalışmaya onay vermediğini belirterek, “Mudanya Belediyesi’nin CHP’li belediye olduğu için okul aile birliklerini davetine bile okullara görüşmeme mobbingi uygulanmıştır. Belediyemiz okulların her türlü sorununa çocuklar söz konusu olduğu için destek olmuştur, bu toplantılara katılan okullarımızın ödenekleri eksik gönderilmiştir. Siyasetinizi çocuklar üzerinden yapmayın” diye konuştu.
En Çok Okunan Haberler