Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Bursa Şubesi, 18 Kasım'da Meclis'e sunulan teklifi eleştirdi. Bu teklifle yapı denetim sektörünün zayıflatılmaya çalışıldığını söyleyen Şube Başkanı Esra İnhanlı, teklifin geri çekilmesi için hukuki yollara başvuracaklarını, olmazsa iş bırakmaya kadar gideceklerini söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 27.11.2024 12:59
Haber Güncellenme Tarihi: 27.11.2024 13:02
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Bursa Şubesi, 18 Kasım Meclis'e sunulan 'Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne karşı Bursa Akademik Odalar Birliği'nde (BAOB) basın açıklaması düzenledi.
Şube Başkanı Esra İnhanlı, teklifte “Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500m² kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle, yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilir.” maddesine dikkat çekti. İnhanlı, maddeyle ilgili şöyle konuştu: "500m2 altındaki işlerin parsel bazında değil de sözleşme bazında yapı müteahhidince seçtirilmesi amacından sapmış bir uygulamadır. Bu uygulama ile örneğin parselinde 500 m2 altında 10 tane villa inşaatı yapacak bir yapı sahibi /yapı müteahhidi işi elektronik dağıtıma tabi tutmadan istediği yapı denetim firması ile anlaşmaya varabilecek. Bu durumdaki işler aynı zamanda yapı denetim firmasının dağıtım puanı dışında kalarak elektronik dağıtımın eşitlik ilkesine de aykırı bir durum oluşturacak. Bu durum ayrıca imar kanunda da geçen 200m2 altı yapıların TUS dediğimiz teknik uygulama sorumluluğu ile denetim altına alınması kuralına da ters düşmektedir. TUS uygulaması parsel bazındaki toplam inşaat alanına göre yapılırken yapı denetim uygulamasının sözleşme bazında olması 3194 sayılı imar kanunu ile 4708 sayılı yapı denetim kanunun birbiri ile çeliştiği anlamına gelmektedir. Kanun teklifinde öne sürülen gerekçe ile kanun teklifi de yine aynı şekilde çelişkilidir."
Türkiye genelinde yaklaşık 2 bin 500 yapı denetim firmasının faaliyet gösterdiğini söyleyen İnhanlı, "Bu firmalar, sadece güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, ekonomiye ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sektörü, binlerce mühendise, mimara ve teknik personele istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yoldan değer katmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün zayıflatılması, ekonomik ve sosyal açıdan telafisi zor sonuçlar doğuracaktır" diye konuştu.
Çıkacak uygulamanın müteahhidin lehine, vatandaşın aleyhine sonuçlar doğuracağını belirten İnhanlı, "Her gün beşik gibi sallanan ülkemizde, Bakanlığın bu düzenlemeyi hayata geçirmesi, vatandaşın can güvenliğine verdiği önemi açıkça hiçe saydığını göstermektedir. Toplumsal güvenliği tehlikeye atan bu yaklaşım kabul edilemez ve derhal düzeltilmelidir" dedi.
İnsanlı, hukuki mücadelelerden sonuç alınamazsa iş bırakma eylemine gidebileceklerini sözlerine ekledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yapı denetimcilerden kanun teklifine tepki
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Bursa Şubesi, 18 Kasım'da Meclis'e sunulan teklifi eleştirdi. Bu teklifle yapı denetim sektörünün zayıflatılmaya çalışıldığını söyleyen Şube Başkanı Esra İnhanlı, teklifin geri çekilmesi için hukuki yollara başvuracaklarını, olmazsa iş bırakmaya kadar gideceklerini söyledi.
Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Bursa Şubesi, 18 Kasım Meclis'e sunulan 'Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne karşı Bursa Akademik Odalar Birliği'nde (BAOB) basın açıklaması düzenledi.
Şube Başkanı Esra İnhanlı, teklifte “Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500m² kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle, yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilir.” maddesine dikkat çekti. İnhanlı, maddeyle ilgili şöyle konuştu: "500m2 altındaki işlerin parsel bazında değil de sözleşme bazında yapı müteahhidince seçtirilmesi amacından sapmış bir uygulamadır. Bu uygulama ile örneğin parselinde 500 m2 altında 10 tane villa inşaatı yapacak bir yapı sahibi /yapı müteahhidi işi elektronik dağıtıma tabi tutmadan istediği yapı denetim firması ile anlaşmaya varabilecek. Bu durumdaki işler aynı zamanda yapı denetim firmasının dağıtım puanı dışında kalarak elektronik dağıtımın eşitlik ilkesine de aykırı bir durum oluşturacak. Bu durum ayrıca imar kanunda da geçen 200m2 altı yapıların TUS dediğimiz teknik uygulama sorumluluğu ile denetim altına alınması kuralına da ters düşmektedir. TUS uygulaması parsel bazındaki toplam inşaat alanına göre yapılırken yapı denetim uygulamasının sözleşme bazında olması 3194 sayılı imar kanunu ile 4708 sayılı yapı denetim kanunun birbiri ile çeliştiği anlamına gelmektedir. Kanun teklifinde öne sürülen gerekçe ile kanun teklifi de yine aynı şekilde çelişkilidir."
Türkiye genelinde yaklaşık 2 bin 500 yapı denetim firmasının faaliyet gösterdiğini söyleyen İnhanlı, "Bu firmalar, sadece güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, ekonomiye ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sektörü, binlerce mühendise, mimara ve teknik personele istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yoldan değer katmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün zayıflatılması, ekonomik ve sosyal açıdan telafisi zor sonuçlar doğuracaktır" diye konuştu.
Çıkacak uygulamanın müteahhidin lehine, vatandaşın aleyhine sonuçlar doğuracağını belirten İnhanlı, "Her gün beşik gibi sallanan ülkemizde, Bakanlığın bu düzenlemeyi hayata geçirmesi, vatandaşın can güvenliğine verdiği önemi açıkça hiçe saydığını göstermektedir. Toplumsal güvenliği tehlikeye atan bu yaklaşım kabul edilemez ve derhal düzeltilmelidir" dedi.
İnsanlı, hukuki mücadelelerden sonuç alınamazsa iş bırakma eylemine gidebileceklerini sözlerine ekledi.
En Çok Okunan Haberler