Bahçeli, 'sahte dolarlar' için 'operasyon' dedi: Külliyen yalandır!
Bahçeli, 'sahte dolarlar' için 'operasyon' dedi: Külliyen yalandır!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 600 milyon dolara yakın sahte paranın piyasaya sürüldüğüne dair iddialar konusunda; "Külliyen yalan ve saptırmadır. Bir anda tetiklenen panik ortamının ticaretin bel kemiği Kapalı Çarşı’ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi Türkiye’ye yönelik bir operasyondur" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 03.12.2024 11:09
Haber Güncellenme Tarihi: 03.12.2024 11:25
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Son günlerde 600 milyon dolara yakın sahte paranın piyasaya sürüldüğüne dair iddialara ilişkin; "Bir maksatta matuf olup külliyen yalan ve saptırmadır" diyen Bahçeli, "Bir anda tetiklenen panik ortamının ticaretin bel kemiği Kapalı Çarşı’ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi bize göre Türkiye’ye yönelik bir operasyondur. MHP, oynanan oyunun, oluşturtulmak istenen ablukanın farkındadır. Sahte para iddiasının maksatlı şekilde dolaşıma sokulduğu görüşündedir, suçlular ve sorumlular ise tek tek yakayı ele vereceklerdir. MHP gündeme hakim gelişmelere havidir." ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
"Her şeyden önce siyasi mali ve ekonomik bağımsızlık diyorsak vakit tamamdır söz konusu vatandır. Sen-ben yok, biz varız diyorsak vakit tamamdır, söz konusu vatandır. O'cu şu'cu bu'cu yok hep birlikte kardeşiz diyorsak o halde vakit tamamdır, söz konusu vatandır.
Devletin adı ve unvanı değişse de Türk milletinin asırlarca takip ettiği siyaset usulü değişmemiştir. Bu aklın derini altı veya üstü önü veya arkası diye bir şey hiç olmamıştır. Var diyenler iddialarını ispat edecek muhtevaya sahip değillerdir. Bu aklın taşıyıcı bedeni büyük Türk milletidir. Tarihimizin muhtelif dönemlerinde yaşandığı üzere geçici geri adımların yenilgi gibi adledilen acıklı çekilişlerin ileriye doğru dev adımlara kundak olduğunu çok iyi biliyoruz. Hezimet gerilemek değil vazgeçmek demektir. Hüsran kaybetmek değil inanç ve irade mahrumiyeti çekmektir Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’dan Samsun’a taşıyan, kurtuluş mücadelesini başlatan seçkin bir zevatın doğaçlama tercihi değil, Türk devlet aklının zamanlar üstü operasyonel yeteneğidir.
"Tehlike sinyalleri yanlış anlamanın pürüzlü neticesi değildir"
Bilhassa vurgulamak mecburiyetindeyim; iç ve dış gelişmeler karşısında sivrilen ve serpilen kuşkularımız asla kuruntu değildir. Gözümüze çarpan tehlike sinyalleri yanlış anlamanın pürüzlü neticesi değildir. Ağzımızdan çıkan her lafın bir dayanağı vardır. Her şeyden önce Türkiye diyorsak, sisin ardında dağın diğer yamacında müttef halde bulunan hain ve zalim senaryoları görmek, okumak ister çığ deyin, isterse üzerimize gelen tehlikeleri akışın önünü kesmek kümülatif aklın gereğidir. Bu akıl fikir ve fıtrat cevheridir.
Gerek şahsım gerekse sayın cumhurbaşkanımız tarafında ısrarla yapılan uyarıların ne kadar isabetli olduğu son gelişmelerle iyice netleşmiştir. 22 Ekim 2024’ten bu yana milletimizle paylaştığımız şeffaf samimi düşüncelere çamur atanlar kara çalanlar dış kanallardan saldırı komutu alanlar haricinde sağduyulu her insanımız haklılığımızı teyit etmiş olsa gerek.
Esad'a çağrı: Türkiye ile ön şartsız temas, önce kendi hayrına, sonra da ülkesinin çıkarınadır!
Esad Türkiye’nin uzanan elini tutmamış, uzlaşma çağrılarına kulağını tıkamıştır. Toprakları gasp edilen askerleri çatışma alanlarından kaçan ülkesi deprem geçiren bir devlet başkanı kuyruğu dik tutma çabasındadır. Ülkesi baştan ayağa istila edilmişken Türk askerinin terör örgütleriyle mücadelesini hazmedemeyip devamlı geri çekilmesini şart koşan BAAZ zihniyetinin bugünkü özeti kabul edelim ki tam bir rezalettir. Bize göre hala vakit geçmiş değildir. Esad’ın Türkiye ile ön şartsız temas ve diyalog kurması normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına sonra da ülkesinin çıkarınadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir toprakta gözü yoktur."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bahçeli, 'sahte dolarlar' için 'operasyon' dedi: Külliyen yalandır!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 600 milyon dolara yakın sahte paranın piyasaya sürüldüğüne dair iddialar konusunda; "Külliyen yalan ve saptırmadır. Bir anda tetiklenen panik ortamının ticaretin bel kemiği Kapalı Çarşı’ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi Türkiye’ye yönelik bir operasyondur" dedi.
Partisinin TBMM Grup Toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Son günlerde 600 milyon dolara yakın sahte paranın piyasaya sürüldüğüne dair iddialara ilişkin; "Bir maksatta matuf olup külliyen yalan ve saptırmadır" diyen Bahçeli, "Bir anda tetiklenen panik ortamının ticaretin bel kemiği Kapalı Çarşı’ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi bize göre Türkiye’ye yönelik bir operasyondur. MHP, oynanan oyunun, oluşturtulmak istenen ablukanın farkındadır. Sahte para iddiasının maksatlı şekilde dolaşıma sokulduğu görüşündedir, suçlular ve sorumlular ise tek tek yakayı ele vereceklerdir. MHP gündeme hakim gelişmelere havidir." ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
"Her şeyden önce siyasi mali ve ekonomik bağımsızlık diyorsak vakit tamamdır söz konusu vatandır. Sen-ben yok, biz varız diyorsak vakit tamamdır, söz konusu vatandır. O'cu şu'cu bu'cu yok hep birlikte kardeşiz diyorsak o halde vakit tamamdır, söz konusu vatandır.
Devletin adı ve unvanı değişse de Türk milletinin asırlarca takip ettiği siyaset usulü değişmemiştir. Bu aklın derini altı veya üstü önü veya arkası diye bir şey hiç olmamıştır. Var diyenler iddialarını ispat edecek muhtevaya sahip değillerdir. Bu aklın taşıyıcı bedeni büyük Türk milletidir. Tarihimizin muhtelif dönemlerinde yaşandığı üzere geçici geri adımların yenilgi gibi adledilen acıklı çekilişlerin ileriye doğru dev adımlara kundak olduğunu çok iyi biliyoruz. Hezimet gerilemek değil vazgeçmek demektir. Hüsran kaybetmek değil inanç ve irade mahrumiyeti çekmektir Mustafa Kemal Paşa’yı İstanbul’dan Samsun’a taşıyan, kurtuluş mücadelesini başlatan seçkin bir zevatın doğaçlama tercihi değil, Türk devlet aklının zamanlar üstü operasyonel yeteneğidir.
"Tehlike sinyalleri yanlış anlamanın pürüzlü neticesi değildir"
Bilhassa vurgulamak mecburiyetindeyim; iç ve dış gelişmeler karşısında sivrilen ve serpilen kuşkularımız asla kuruntu değildir. Gözümüze çarpan tehlike sinyalleri yanlış anlamanın pürüzlü neticesi değildir. Ağzımızdan çıkan her lafın bir dayanağı vardır. Her şeyden önce Türkiye diyorsak, sisin ardında dağın diğer yamacında müttef halde bulunan hain ve zalim senaryoları görmek, okumak ister çığ deyin, isterse üzerimize gelen tehlikeleri akışın önünü kesmek kümülatif aklın gereğidir. Bu akıl fikir ve fıtrat cevheridir.
Gerek şahsım gerekse sayın cumhurbaşkanımız tarafında ısrarla yapılan uyarıların ne kadar isabetli olduğu son gelişmelerle iyice netleşmiştir. 22 Ekim 2024’ten bu yana milletimizle paylaştığımız şeffaf samimi düşüncelere çamur atanlar kara çalanlar dış kanallardan saldırı komutu alanlar haricinde sağduyulu her insanımız haklılığımızı teyit etmiş olsa gerek.
Esad'a çağrı: Türkiye ile ön şartsız temas, önce kendi hayrına, sonra da ülkesinin çıkarınadır!
Esad Türkiye’nin uzanan elini tutmamış, uzlaşma çağrılarına kulağını tıkamıştır. Toprakları gasp edilen askerleri çatışma alanlarından kaçan ülkesi deprem geçiren bir devlet başkanı kuyruğu dik tutma çabasındadır. Ülkesi baştan ayağa istila edilmişken Türk askerinin terör örgütleriyle mücadelesini hazmedemeyip devamlı geri çekilmesini şart koşan BAAZ zihniyetinin bugünkü özeti kabul edelim ki tam bir rezalettir. Bize göre hala vakit geçmiş değildir. Esad’ın Türkiye ile ön şartsız temas ve diyalog kurması normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına sonra da ülkesinin çıkarınadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir toprakta gözü yoktur."
En Çok Okunan Haberler