Liyakat kelimesini son günlerde çok duyar olduk.
Peki liyakat nedir?
Liyakat arama motorlarında "layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik ve yetenek" olarak tanımlanmaktadır.
Genellikle yönetim konularında yazar çizer konular tartışılırken "Yönetimde liyakat esas alınmalıdır" denilir ama bir kişi bir işe nasıl layık olur, nasıl yaraşır, nasıl uygun olur, nasıl yeterli olur, yetenekli midir sorularının cevabını verebilmek için kişileri şu temel nitelikleri ile değerlendirmek gerekir: Eğitim, deneyim, bilgi ve beceri, performans, kurum kültürüne uyum ve iletişim.
Kişi bu temel gereksinimleri ne kadar çok karşılıyorsa o kadar bulunduğu veya verilecek göreve o kadar uygundur. Uygun eğitim almış, önceki çalışmalarında deneyimli, bilgi ve becerisi uygun, çevresindekilerle iyi ilişkiler içindeyse o kişi için liyakatten söz edebiliriz.
Bilgi ve beceriyi içeren yetkinlik, kişinin alanında sorumluluk ve görevleri yerine getirme yetisidir ve hangi iş olursa olsun ciddi bir donanım gerekir. Aksi takdirde, kişinin ve kurumun başarısızlığı kaçınılmazdır. Oluşabilecek hata, eksik ve her türlü istenmeyen ya da beklenmeyen olaylar yalın bakış açısından israftır.
Hal böyle iken, riski önceden tahmin etmek ve bilmek varken, neden yetkinliği önemsemiyoruz? Neden kişisel duygular, tercihler, taraftarlar ön plana geçiyor?
Geleneklerimiz mi, kültürümüz mü, borçlu olmamız mı, gebe olmamız mı, torpil mi?
Bu bahanelere yalın bakışta yer yok...
Yalın bakışta yetkinleri doğru yerlere layık görüp başarılara yelken açmak var.
Vurgulamak istediğim diğer bir konu da yetenek!
Yalın bakış literatüründe yer alan 7 israfa artık bir israf türü daha eklendi. Bu da 8. israf olarak "yetenek israfı"dır.
Çevremizdekilerin yeteneklerini de görmeyi öğrenmeliyiz. Yeteneğine göre iş planlaması yapılması hem o kişiyi motive eder, hem de kuruma değer katar. Aksi halde kişinin mutsuzluğu ve ardından doğacak başarısızlık kaçınılmaz olur.
Üretmek nedir?
Kas gücü ile elde edilenler midir, emek harcamak mıdır, para kazanmak mıdır?
Yalın bakışta bunlara da yer yok. Yalın bakışta, çalışırken zamanın bir diliminde ortamını bir ileriye taşıyan beyinleri kullanmak var.
Yani çalışanların kasları değil beyinleri çok değerli, beyinleri ile ürettikleri yani yetenekleri ile ürettikleri çok değerli.
Bizlere de bu beyinlerin aynası yetenekleri keşfetmek ve israf etmemek düşüyor. Bunları kaybetmemek düşüyor.
Unutmayalım kurumlarda her yetenek kaybı bir maliyettir.
Yetkin ve yetenekli liyakat olanlarla birlikte yalın günler dileği ile...