SON DAKİKA
Hava Durumu

Çevreyi kim kirletiyor? Gençler mi? Hadi canım!

Yazının Giriş Tarihi: 05.03.2012 21:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.03.2012 21:09

Daha doğrusu kuracak bir çok cümle gelir dilinize ama "Kabahatler Kanunu"na takılmamak için kurmazsınız. Yutkunursunuz.

Ben dilime gelen cümleleri kurmadım ama sevgili Mustafa Dündar'ın başkanı olduğu Osmangazi Belediyesi Hopa'da yaşanan baskılardan sonra saçlarını Bursa Adliyesi önünde keserek arkadaşlarına destek olmak isteyen gençlere para cezasını kurgulamış. Hatta kurgulamakla kalmamış "cezayı kesmiş".

Hadi buyur.

Şimdi "Kabahatler Kanunu"na takılmayan bir cümle lazım.

Ne diyeyim?

Ayıptır yahu.

Ayıp yetmez günahtır. Günahta yetmez. Vicdansızlıktır.

Birde unutmadan gerçekten "komiktir".

Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve söylesin.

Sahi Bursa'da çevreyi kim kirletiyor?

Hiç uzağa gitmeyelim. Kentin neresinden bakarsanız bakın göreceğiniz "Doğanbey Abidelerini" bu kente kim "çaktı" Allah aşkına.

Bugün kenti kirlettikleri için bu "çirkinlikleri" kent dokusuna karıştıranlara "Kabahatler Kanunu"ndan dolayı herhangi bir ceza kesildi mi?

Ben duymadım. Siz duydunuz mu?

Gerçi ceza kesmekte çok zor çünkü bu çirkinlikleri kimse sahiplenmiyor.

Herkes topu bir başkasına ya da bir öncesine atarak sorumluluktan kurtulmaya çalışıyor.

Niyetim yakaladı "en zayıf noktayı" oradan bindiriyor durumuna düşmek değil elbette.

Bu arada Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin hakkını da yemek istemem. Doğanbey ucubeleri için "çok iyi bir rant yönetimi sağladık, küçücük bir yeri olanlar bile bir sürü daire sahibi oldular" türünden tuhaf bir savunmayı hala sürdürüyor. Ne diyeyim Allah akıl fikir versin. Bu durumda bir tür rasyonalizasyon herhalde. Belli ki henüz "Kabahatler Kanunu"ndan bir işlem yapılmamış hakkında.

Mevzu sadece Doğanbey çakmaları olsa iyi -o bile tek başına yeter ama- mevzu maalesef sadece bu değil. Kent Meydanı, kamu arazilerini AVM-otel yapma hevesleri, BESOB rant projesi, kent merkezinde sayısı her geçen gün artan bir çok yükselti bina, "Osmanlıcılık" duygularını okşayan belediye binası tasarımları, trafikten insanlar nefes alamazken bir de üzerine stadyum, benim hala anlamakta zorluk çektiğim Yunuseli Havaalanı hevesleri, tuhaf nostaljik tramvay falan.

Saymayı bırakıyorum.

Sahi siz kentimizden ne kadar  memnunsunuz?

Eğer benim gibi değilseniz, bu durumu kim yarattı?

Son on yılda kenti yöneten daha doğrusu kenti değil "rantı" yöneten AKP zihniyeti değil mi?

KENTİMİZİ KİM KİRLETTİ?

Kentimizdeki bu "hızlı çirkinleşmeyi" her gün yaşarken bugün okuduğum bir haber kendi kendime söylenmeme neden oldu.

Baktım yüksek sesle söylenmelerim "Kabahatler Kanunu"na takılacak "bari oturup yazayım" dedim.

12 Haziran seçimleri öncesini hatırlarız sanırım.

Bugünkü AKP hükümetinin "baskıcı-otoriter" tutumlarının ipuçları o dönemde hissedilmişti.

Başbakan il seçim mitinglerinin arasına bir de ilçe mitingi sıkıştırmıştı. Miting Hopa'da yapıldı.

Hopa halkı, Başbakan Erdoğan'ın seçim mitingi yapmak üzere gittiği ilçelerinde, miting meydanının karşısındaki bir meydanda toplandı.

Son derece demokratik bir hakkını kullandı yani.

Birikmiş tepkilerini dile getirdiler. En büyük tepkileri bölgede kurulacak HES'lerin yaratacağı çevre tahribatı idi çünkü.

Birilerinin ne kadar seçim mitingi yapma hakkı var ise aynı hakkı tepkilerini dile getirmek için Hopa halkı da kullandı.

Dediler ki "emek düşmanı, doğa düşmanı AKP Hopa'dan defol".

Hopa halkı derelerini şirketlere satan, çay üreticisinin emeğine, ekmeğine el koyan AKP'yi "Su haktır satılamaz, çayda fındıkta sömürüye son, AKP Hopa'dan defol" diyerek protesto etti.

Nasıl protesto etti? Tulum-kemençe çalarak horon teperek.

Başka bir alanda yapılan bu demokratik tepkiye karşı AKP ne yaptı?

AKP'nin emrindeki polis tazyikli su, gaz bombaları ve coplarla halka saldırmaya başladı. Çok yoğun gaz bombası atılması sonucunda gazdan etkilenen emekli öğretmen Metin Lokumcu kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.

Metin Lokumcu'nun ölümünün ardından ülkenin her yanında protestolar oldu.

Ankara'da yapılan protestoda gözaltına alınan ve özel yetkili savcı tarafından tutuklanan Demet Yılan'ın saçlarını kestirmesinin savcılık tarafından "terör örgütüne üye olmaya delil" olarak gösterilmesi, Uludağ Üniversitesi öğrencileri  tarafından protesto edilmişti.

8 Aralık 2011 günü Bursa Adliyesi önünde gerçekleştirilen eylemde 4 öğrenci kadın saçlarını kestirmişti. Öğrenciler kestikleri saçlarını, mahkemece delil olarak gösterilen bir üniversiteli gazetesi, bir şemsiye ve birkaç kitap ile beraber Adliye önünde bırakmışlardı.

Bugün öğreniyoruz ki üniversite öğrencilerine  "terör örgütü üyeliği" davası açılmadı ancak Osmangazi Belediyesi tarafından çevreyi kirletmek suçundan 26 TL ceza kesilmiş. Öğrencilerin ailelerine de bu ceza bildirilmiş.

Kim kesmiş cezayı? Osmangazi Belediyesi.

Neden kesmiş? "Kabahatler Kanunu"na aykırılıktan. Çevreyi kirletmekten.

Yahu gerçekten ayıptır. Ayıp olmanın ötesinde birde komiktir.

Çevreyi sizden daha fazla kirleten var mı?

Demokratik bir tepki ne zamandan beri "çevre kirliliği" sayılıyor.

Siyasi cezalar literatürüne yeni ve tuhaf bir ceza türü daha soktunuz.

AKP'nin yaptığı her miting sonrası, diğer mitinglerde olduğu gibi yerlere atılan bayrak, bez, şapka, karton vs türünden "miting artıkları" için AKP'ye ya da diğer partilere ceza mı kesiyorsunuz siz?

Yoksa doğal göreviniz gereği belediyeler alanı temizliyor mu?

Hadi bu soruyu sorulmamış kabul edin.

Derdiniz bu değilse sadece. Yetiştirmeyi düşündüğünüz "dindar gençlik" formatına uymayan gençleri "hizaya" sokmak gibi bir niyete girmişseniz eğer. Nafile bir çaba.

Şimdi panzeriniz, gazınız, copunuz ve sudan gerekçelerle tutukladığınız 500'e yakın üniversite öğrencisi bu kadar baskıya rağmen hizaya girmediyse eğer, 26 TL lik para cezasıyla hiç girmez.

Boşuna komik duruma düşmeyin.

Yazının sonunu bir öneri ile bitireceğim.

Belli ki gençler sizin bu basit ve komik işlerinize kulak asmayacak.

Ya cezayı iptal edin, özür dileyin.

Ya ceza kesildi madem, "ayıp olmuş" kontenjanından cezayı sevgili Mustafa Dündar ödesin.

Ya da bir çözüm bulamıyorsanız gönderin cezayı ben ödeyeyim.

Ama gençlerin ailelerini rahatsız etmeyin.

Yeni bir ayıp daha yaparsınız.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.