Merak ediyorum.
Bunlar kimin işi, kimin sorumluluğu?
Metinleri kim yazıyor, kararları kim alıyor, etkinlikler nasıl organize ediliyor?
Her şey o kadar birbirine girdi ki, acaba bu işleri yöneten ekip mi değişti?
Değiştiyse yeni ekip eski ekibin size neler söylettiğini biliyor da özellikle mi tam tersini söyletiyor, yoksa sizin zamanında neler konuştuğunuzu bilmiyor mu, öğrenmeye çalışmıyor mu?
Siz yanlış yanlış üstüne yaparken itibardan "tasarruf" ettiğiniz masaya yatırılmıyor mu?
Mesela;
- Hangi akıl Maske-Mesafe-Hijyen günlerinde geniş katılımlı parti kongreleri yapma kararı aldı?
- Hangi akıl, maskesiz gezenlere cezaların yağdığı, açık havada dahi maske kontrolünün sıkı tutulduğu, esnafın kepenk kapattığı, müzisyenlerini mekân sahiplerinin kan ağladığı, birçoğumuzun kurallara riayet ettiği günlerde, tıklım tıklım kongrelerle övünen Cumhurbaşkanımızı ikaz etmedi?
- Hangi akıl yaptı da, Cumhurbaşkanının 16 şehidin verildiği gün gülücükler saçarak yaptığı parti kongresi konuşmasının ekranlara yansıyan görüntüsünün üzerine 16 şehit haberi bindirildi ve servis edildi?
- Kim akıl verdi de Cumhurbaşkanımız parti kongresinin sahnesinden şehit annesini cep telefonundan arayarak kendisi ile iletişim kurmaya çalıştı?
- Akıl veren yoksa ve bunlar Cumhurbaşkanımızın kendi aklı ise, bu akla kim dur demedi?
Karşıdan gelen sesi duydum:
"Sümme hâşâ, bre zındık, sen kim olursun da sayın cumhurbaşkanımızın aklını sorgularsın!"
El cevap:
"Keşke siz sorgulasaydınız ya da sorgulayanları kale alsaydınız da, sorgulamaya sorgulamaya düştüğünüz şu duruma düşmeseydiniz!"
LEBALEB
Geçen hafta T.C. Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize'de partisinin 7. il kongresinde konuşmuş, Aksaray, Eskişehir ve Konya'daki kongrelere de seslenmiş ve salgın sürecinde gerçekleştirdikleri kongrelerin tıklım tıklım dolu olmasını, "Salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize'de salon lebaleb dolu" sözleriyle övmüştü. (Sayın Fahrettin Koca sakin olunuz, sinirlenmeyiniz.)
Erdoğan geçtiğimiz günlerde Bursa kongresindeki hınca hınç kalabalığı da övdü.
Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı AKP İzmir İl Kongresinde de benzer görüntüler sergilendi, benzer övgüler yinelendi.
Kentlerdeki her türlü açık hava toplantısı, yürüyüş, oturma eylemi, basın açıklamaları, vatandaşların demokratik ve Anayasal hakkı olan toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı yasaklanırken, cenazelere kişi sınırlaması getirilirken, iktidarın çifte standartta sınır tanımaması A'dan Z'ye her vatandaşın bu adaletsizliği sorgulamasına sebep oldu.
Olağan kongreler, olağan virüs yayıcı şüphelilerle doldu.
Nasıl görmüyorsunuz?
- Sayın Cumhurbaşkanım, her gün kürsüden milletinize seslenirken kendinizi Alice Harikalar Diyarında mı zannediyorsunuz?
- Neden sadece kendi medyanızı izliyor da muhalif kanallarda konuşulanları duymuyorsunuz. Duysanız da o seslere kulak vermek yerine niçin hepsini teröristlikle suçluyorsunuz?
- Niçin "Ey CeHaPe!" ve "Bay Kemâl!" demeden konuşamıyorsunuz?
- Metin yazarlarının ve çevrenizi kale duvarları ile kuşatıp dışarısını size göstermeyen ya da farklı gösteren bir kesimin işi mi bu?
- Odanızda televizyon da mı yok, koskoca sarayda internet de mi yok, elinizde akıllı telefon da mı yok, sosyal medyaya girmeyi de mi bilmiyorsunuz?
- Esnaf bitik durumda, intihar üzerine intihar yaşanıyor, aileler parçalanıyor, kötülük aldı başını gitti, bunların başka ülkede yaşandığını mı zannediyorsunuz?
- Yarın bir gün yine "Aldatıldım!" derseniz yine inanacak mıyız?
Son gelişme olarak:
- Madem damadınız o kadar iyiydi de niçin vazifeden "affettiniz"?
- Niçin insanların sorgulamalarını "kudurmak" olarak nitelendiriyorsunuz?
- Hayatınız kıskanmak-kıskandırmak üzerine kurulu mu da herkesin sizi kıskandığınızı düşünüyorsunuz? Yoksa siz her şeyi kıskandırmak, çatlatmak, kudurtmak için mi yapıyorsunuz?
Siz kim, Biz kim?
Sanki başka memleketin cumhurbaşkanı gelmiş de bizim ülkemizi ve cumhurbaşkanımızı eleştiriyor gibi bir havada yaptırılan konuşmalar, henüz birkaç yıl arkamızda duran konuşmaları satır satır hatırlayan, hiç unutmayan kişiler ve teknoloji sayesinde ortalara seriliveriyor.
Artık sosyal medya size söyletilenleri karşılaştırmaktan yoruldu.
Bir öyle bir böyle konuşmalarınızdan örnek vermeye kalksak sayfalar yetmez.
Muhalefete muhalefet eden parti başkanları gördük ama kendine muhalif partili cumhurbaşkanı olarak sadece sizi gördük.
Kendi yaptıklarını bu kadar yerden yere vurmak ve bu kadar dışlamak da sizin marifetiniz.
2002'den bu yana sizden başkasını görmedik.
İyisiyle kötüsüyle, günahıyla sevabıyla her şey sizin eseriniz.
Soralım o zaman;
Övündükleriniz "BİZ YAPTIK!" oluyor da, yerindikleriniz niçin "SANKİ BİZ YAPTIK" oluyor?