Yıllar önce “Kıl Tüy Muhabbetler” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O gün bana bu yazıyı yazdıran şey, Diyanet’e “Kadınların kaşlarını almaları caiz midir?” sorusunun sorulmasıydı. O kafaya, kadının saçını başını kapatmak yetmemiş olmalı ki, sıra kadının kaşına gelmişti. Hoş, makyajı da zaten “kaportası” bozuklar yapıyordu.
Vatandaşın gönlü olsun diye saçlarımızı kazıtıp, kaşlarımızı ve kirpiklerimizi mi yoldursak ne yapsak?
Zuzaylılar gibi gezdiğimizi görünce şaşırmak yok ama!
Fikri Gelen Fikirsizler
Geçenlerde bir pazar günü kuaförüme gittiğimde, Canan Hanım artık pazar günleri gelemeyeceksiniz diyerek, “kapanma”nın müjdesini(!) vermişti.
Nasıl olur, hadi ben gelmedim, ya düğünü olanlar, ya hafta içi çalışanlar ne olacak demiştim. Gelin ve damada hizmet var, diğerlerine yok demişti. Dernekler bu konuya ne diyor diye sorduğumda, dernek başkanları genelde en az iş yapan kuaförlerden çıkıyor dedi.
Yazıya kıl tüy muhabbetler diye başlamıştım ya; anlaşılan o ki, kıl-tüy/saç-baş işi yine birilerine dert olmuş ve bu kez de kuaförlerin pazar günleri kapalı olmasına karar verilmiş. Ticaret Bakanlığı’nın berber, kuaför ve güzellik salonlarının ülke genelinde haftanın bir günü kapalı olması uygulaması yürürlüğe girmiş. Bursa Valiliği tarafından Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği ile yapılan toplantı sonrasında da berber ve kadın kuaförlerinin pazar günü kapatılmasına karar verilmiş. Düğün sezonu olması nedeniyle ise berber ve kuaförler, gelin ve damatların bağlı olduğu odalardan alacağı özel izin kâğıdı ile pazar günü işyerlerini açabilecek ve sadece gelin ile damada hizmet vereceklermiş.
Pazar Pazar Ne Düğünü!
Düğünü olanların işi zor. Salondan gün alınmış, davetiyeler basılmış, dağıtılmış, herkes işini gücünü ona göre ayarlamış, sonra bir anda “Pazar günü kuaföre gitmek yassah kardeşim!”…
Dere geçerken at değiştirmek en sevdiğimiz iş malum!
Ama haksızlık da etmeyelim, geline ve damada yasak yok. Göster davetiyeni ya da izin kâğıdını, otur koltuğa! Baldız bacanak, görümce enişte, kaynana elti, nedime sağdıç, düğüne saçı başı yapılı çıkmak isteyen her kim varsa hepsi “baş”larının çaresine kendi kendilerine baksın.
Erkekleri bilmem ama kadınlar saçlarını cumartesi gecesinden yaptırıp sabaha kadar koltuk tepesinde tünemezlerse ne olayım…
Kuaför vardı da biz mi gitmedik?
Düğünden öte; çalışan kadın kişisel bakımını genellikle pazar günü yaptırır. Manikür, pedikür, saç boyatma, saç kestirme, balyaj, röfle, ağda, perma, kaş-bıyık, hepsi pazar günü halledilmeye çalışılır.
Kuaförün sadece “gelin başı” ya da “damat tıraşı” için dükkan açması mekân için ne kadar verimli sizce? Sadece bir kişi ve birkaç saat için tüm ekip o gün salona gelecek, sonra da 1 kişiden kazanılmış para ile evlere dönülecek. Ve 1 günlük bir kazanç bu gidiş-gelişi kurtaracak, öyle mi?
Zaten gelin başı-damat tıraşı dedin mi rakamlar 3'e 5'e katlıyordu, kim bilir şimdi kaça katlayacak. Ya da belki bu hizmet gizli gizli evlerde verilmeye başlayacak. Yine ekibi toplama, yine malzemeyi taşıma, yine gidilecek yere ulaşma derken, onun bedeli de normalin üzerine çıkacak.
Ki kuaförler resmî dairelerin açık olduğu bir günü, genelde de salı gününü, tatil ederler kendilerine. Ayrıca çalışanların bir “off” günü de vardır. Kendi içlerinde bir düzen kurmuşlardır. Özel sektör oldukları için inisiyatif de kullanabilirler.
Nihayetinde dükkân onların. İster açarlar, ister kaparlar…
Esnaf MemnunMUŞ!
Bu karar sonucunda artık düğün için pazar günü tercih edilmeyecek. Düğün salonları da pazar günleri salonlarına kilit vuracak. Düğünler hafta sonuna kayacak. Davetliler işlerinden izin alıp gelecek. Araba süslemecisinden pastacısına kadar zincir içinde her kim varsa hepsi kademe kademe etkilenecek.
Kuaför için pazar gününü tercih eden çalışanlar cumartesi gününe akın edecek.
İstanbul Berberler Odası Başkanı Şükrü Akyüz, “Esnaf ile yapılan anket sonucunda berberlerin yüzde 93'ü hafta tatilinin pazar günü olmasını istedi.” demiş. Akyüz’ün dediğine göre, söz konusu düzenlemeyle birlikte, berberler artık daha dinç olup, eşlerine ve çocuklarına daha çok zaman ayıracakmış.
Pazartesi-Cuma, 08:00–17:00
Emniyet, sağlık, eğlence, turizm, eğitim, hizmet gibi kurumlarda çalışanların pazar günleri için de bir projeniz var mı acaba? Doktorlar mesela, polisler mesela, müzisyenler mesela, oteller mesela, eğlence mekânları mesela, marketler mesela, pazar yerleri mesela, dershaneler mesela…
Memleketi doğrudan “Pazartesi-Cuma, 08:00–17:00” arasında mı yaşatacaksınız? 24 saatlik günü, 8–9 saate mi sıkıştıracaksınız? Sair zamanlarda kimseyi evinden çıkartmayacak mısınız?
Herkes evinde otursun!
Toplum hayatı için her detay önemlidir ama canlı hayata kast eden pek çok “minik” detay içinde boğulurken, kuaförlerin en yoğun olduğu pazar günlerini ellerinden almak da, ne bileyim…
Ülkemizdeki birkaç minik detayı sayacak olursak; sokak hayvanları sorununun çaresi nasıl “uyutmak/öldürmek” olabilir, insanlar yağmurlu havada yolda yürürken nasıl “elektrik akımına kapılıp” ölebilir, yurt dışına çıkmak isteyen insanlara neden “eşek yüküyle” para ödetilebilir, emekli insanlar 12 bin 500 lira emekli aylığı ile nasıl geçinebilir? Ve dahası…
İşte, herkes evinde otursa, kimse dışarıya çıkmasa hiç bunlar olmayacak.
Ne köpek saldıracak, ne elektrik çarpacak, ne de para harcanacak…
He mi?