SON DAKİKA
Hava Durumu

TSRRF TDBRLR

Yazının Giriş Tarihi: 14.07.2024 03:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.07.2024 03:26

Yaşanan ekonomik sıkıntının ve mevcut sıkıntılı günlerin geride kalması için alınan tedbirlerin esas etkilerini yılın ikinci yarısından itibaren daha da güçlü bir şekilde hissedeceğimiz daha önce de çokça yazıldı söylendi. Tabi hissedilecek olan etkinin; sonuçların düzelmesi ve tablonun iyileşmesi anlamında değil vatandaşın sırtına yüklenen yükün her geçen gün daha da ağırlaşması olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Her gün iğneden ipliğe gelen zamlar nedeniyle, asgari ücretli başta olmak üzere sabit gelirli çalışanların ceplerine giren parayı bir ay boyunca yetirmek daha zorlaşıyor.

Yeni yeni vergiler getirilmesinin yanında mevcut vergilerin oranlarının yükseltilmesi, ekonomi yönetiminin rutin uygulamalarından oldu. İş öyle bir noktaya geldi ki yapay zeka ile Ekonomi Bakanına güneşlenme vergisi getirileceğini söylettiler yine de kimse şaşırmadı bu habere. Vergileri arttırmak yetmedi taksitli alışverişi de kaldıracağını beyan etti Ekonomi Bakanımız.

Evet Ekonomi Bakanlığı için Mehmet Şimşek'in doğru bir isim olduğunu ben de düşünüyordum. Sıcak ekonominin soğutulabilmesi için alım gücünün ve talebin azaltılması, tasarrufun arttırılması, krediye ulaşımının zorlaştırılmasını ve bunun için faizlerin yükseltilmesini doğru buluyorum, tekelci anlayışa dur denilmesi gerektiğine, fahiş fiyatlara satış yapanlara devletin tedbir alması gerektiğine ben de inanıyorum ama tüm yükün vatandaşın sırtına yüklenmesini kusura bakmayın doğru bulmuyorum.

Kamunun gerçekleştirdiği harcamalar ile vatandaşın yaptığı harcamaları kıyaslamak mümkün değil. Bir maç izlemek için özel uçak kaldırmak beraberinde yüzlerce insanla gitmek gittiğin yerde yüzlerce araçla konvoy halinde ilerlemenin maliyetini neden vatandaş ödüyor? Bakın İngiltere Federasyonunun sadece Milli Takım kafilesinin masraflarını karşıladığı; Fransa’nın kafile dışında 27, İsviçre’nin 14, İspanya’nın 40 ve Portekiz’in de 33 davetli götürdüğü şampiyonaya 613 misafir davet eden TFF'nin tarihi bir rekora imza attığı iddia edilirken Futbol Federasyonu bir yalanlamaile bu sayının 197 olduğunu açıklıyor. Biz İngiltere’ den Fransa’ dan çok mu zenginiz? Velev ki 197 kişi götürdük, getirdik, yedirdik, içirdik ,maç izlettik. Kim veriyor kardeşim bu parayı Federasyon Başkanı cebinden mi veriyor? Bir bütçelerinin var olması onlara bu bütçeyi saçıp savurmasını haklı kılar mı?

Kamuda neredeyse her bürokratın altına verilen kiralık arabaların parasını, İstanbul Havalimanı işletmecisinin ödemesi gereken ancak 25 yıl ötelenen 1.1 milyar Euro’luk ödemenin finansmanı kimin cebinden çıkıyor? Malum müteahhitlerin ihalelerde dolarla ödemeye söz verdiği paraları liraya çevirdiklerinde ortaya çıkan zarar kimin cebinden çıkıyor? Malum köprülerden geçen araç sahiplerinin ödediği para artarken, esas her geçen araç için devletin ödediği para döviz bazlı artıyor. Açıldığı tarihte araç başına taahhüt edilen rakam yaklaşık 105 TL iken 2024 yılında bu rakam 1.808 TL'ye gelmiş durumda? Peki bu paralar kimin cebinden çıkıyor? Buna benzer daha yüzlerce örnek sayılabilir.

Soru: Neden kamu tarafından bir tane tasarruf tedbiri alınmıyorken vatandaş için tedbir üstüne tedbir geliyor? Ya da anlamayanlar için tersten soralım. Neden vatandaşın cebinden parasını almak için tedbir üstüne tedbir açıklanırken kamuda tasarruf için kılınızı kımıldatmıyorsunuz? Neden lükslerinizden vazgeçemiyorsunuz? Hepinizin makam odasında bilmem kaç bin liralık banyo tuvalet jakuzi olmak zorunda mı? Altınızda Audi A8 Long, S Class Mercedes olmayınca işler yolunda gitmiyor mu? Gittiğiniz her yere özel uçak ve bir dolu avane ile gitmek zorunda mısınız? Neden ihalelerin tamamı şeffaf bir şekilde yapılmıyor, neden sonuçlanan ihalelerin koşulları sonrada değiştiriliyor?

Mehmet Şimşek doğru kişi olabilir ancak vatandaşın dayanabilme gücünü doğru test edebilecek kişi o olmayabilir. Ekonomiyi düze çıkarmanın tek yolu yeni vergiler koymak ve mevcut vergileri arttırmak değildir. Asgari ücretin dolar bazında neye karşılık geldiğine bakarak asgari ücretlinin alım gücünü ölçemeyiz artık çünkü ABD'de olmadığı kadar yüksek, dolar bazlı, enflasyon yaşanıyor ülkemizde. Örnek mi istiyorsun geçen sene özel okul için talep edilen ücret 7.500 dolarken bu sene 12.000 dolar oldu. 100 gram ekmek 13 cent birim değerden 16 cent birim değere yükseldi artış yüzde 23 oldu. Marketinden kasabına, ulaşımdan reel kira fiyatlarına bakın her şeyin fiyatı dolar bazında astronomik olarak artış gösterdi. Yabancı turistler pahalı diye ülkeye gelmez oldu düşünsenize. Şaka gibi bir memlekette yaşıyoruz gerçekten. Enflasyona yenik düşen ülkelerin en temel özelliğidir "yerel halka" pahalı gelen her kalem gelişmiş ülke vatandaşlarına ucuz gelir ama bizdeki rakamlar yabancılara bile fazla geliyor. Asgari ücretle geçinen vatandaş ne yapsın peki birileri söylesin lütfen.

Komşumuz Yunanistan’da asgari ücret bizden 2 kat fazla iken onlar restoranlarında bizden nasıl daha ucuza yemek satabiliyor, Yunan halkı nasıl bizden daha ucuza araba alabiliyor. Daha dün Gürcistan’a ucuz alışveriş yapmaya giderken nasıl oldu da artık Gürcüler ucuz alışveriş için bize gelebiliyor? Nasıl oluyor da dün beğenmediğimiz Bulgarlar bugün gelip Edirne’de talan edercesine alışveriş yapabiliyor.

Hep demiyor muyuz ekonomiyi düzgün yönetebilmek için önce insanların algısını doğru yönetebilmek gerekiyor. Bu ülkenin ekonomisinin düzelebileceğine dair insanların inancı olmazsa bu ekonomi düzelmez. İnsanlar ekonominin düzeleceğine inanmazsa; en ufak döviz hareketinde koşa koşa gider dolar, euro ve altın almak için sıraya girerler, tüm emeklerin boşa gider bir çırpıda anlayamazsın. İnsanları ekonominin düzeleceğine inandırmak zorundasınız ve bunun şu an tek bir yolu var; o da en tepeden en alta kamunun tüm gücüyle tasarruf etmesini sağlamak ve bunu şeffaf bir şekilde, yalan dolan olmadan, arkadan dolanmadan, ekonomik refaha ulaşmış ülkeler nasıl yapıyorsa o şekilde yapmak. Vatandaş tek ezilenin kendisi olduğunu gördüğü sürece bu ekonomik politikaya destek vermez ve kendisini korumak için ne yapması gerekiyorsa onu yapar.

Yapısal reformların hızla yapılmaya başlanması, adalete güvenin tesis edilmesi, kamuda tasarrufun sıkı bir şekilde uygulanması vergileri peyderpey azaltırken kayıt dışı ekonominin küçültülmesi için tedbirlerin alınması, eğitimde bilimsel temellere uygun bir müfredat ile modern eğitim altyapısının kurulması temel unsurlar. Bu konularda hiç adım atmadan vatandaştan sürekli daha fazlasını istersen başarılı olma şansın yok. Vatandaş; hele ki cebindeki parayla bir ayı çıkaramıyorsa devletim demeden önce cebim diyecektir.

Mesele siyaset değil, seçim değil, sen ben değil, mesele insan.

Vatandaşımızın insan gibi yaşamak hakkı değil mi?

Yapılması gerekenlerin neler olduğunu gerçekten bilmiyor olamazsınız!!!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.