SON DAKİKA
Hava Durumu

Bir kalkınma göstergesi: ‘Çöp/Atık’!

Yazının Giriş Tarihi: 18.06.2024 00:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.06.2024 00:09

Hayır hayır, bu yazıda “Temizlik imandan gelir”, “Aslan yatağından belli olur” minvalinde bir şey okumayacaksınız. Şehirlerimizin kronik sorunlarından birisi olan atık meselesine dikkatinizi çekip, bu alanda en başarılı ülke sayılan İsviçre’nin neler yaptığından söz edeceğim.

Kişi başına en fazla “çöp” üretmekle dünya şampiyonu kabul edilen İsviçre’de gördüklerim bana tam da bunu düşündürdü: Çöp işi sahiden bir kalkınma göstergesi!

“Çöp” diye tanımlayıp bir an önce atıp kurtulmak, yok etmek istediğimiz atıklar meğer hem sağlıklı bir çevre hem de zenginlik kaynağı olabiliyormuş. İsviçre modelinin bize gösterdiği şey, işte bu!

Atıkların yüzde 56’sını geri dönüştürüp, kalanını da yakıp elektrik üreten bir ülkeden söz ediyoruz.

Peki o zaman, İsviçre’de yapılabilenleri neden biz de yapmayalım? Neyimiz eksik?

Hatta daha pratik, daha ileri modelleri hayata geçirmek, neden olmasın?

‘ÇÖP’ SORUN DEĞİL KAYNAK…

Sevgili okurum, tanıyanlar bilir, kişisel nedenlerle yılın bir bölümünü İsviçre’de geçirmeye başladım ve 2024’de orada merhaba deyip 3 ay orada yaşadım. Size İsviçre’yi anlatma, methetme niyetinde değilim. Ama bu ülkede elde edilen başarılardan, yapılan işlerden ders çıkarmanın da kendi şehirlerimiz, ülkemiz açısından çok yararlı olacağına inanıyorum.

İsviçre’de olduğum günlerde sevgili dostum, Bursa’da kentimizin duyarlı aydınlarından Vedat Sezer ile kentin sorunları, işte Kayapa’ya yapılacak atık yakma tesisi ve halkın tepkisi, işte Hamitler çöplüğündeki koku, yangın vs diye yazışırken; yahu bu atık sorunu İsviçre’de nasıl çözülüyor diye merak edip başladım araştırmaya…

Size bu yazıda İsviçre’deki “atık yönetimi”ni kısaca özetleyeceğim. Zira çok ayrıntılı bir konu ve bu özeti çıkarabilmek için hayli dolaşmam, araştırmam, okumam vs. gerekti.

Önce belirteyim, orada bu iş bizimkinden tamamen farklı işliyor.

Nasıl mı?

Öncelikle sabahleyin mutfakta ağzına kadar dolan çöp torbasının ağzını bağlayıp, sokağın başındaki konteynıra bırakmakla başlayalım.

‘VERGİLİ POŞET’

İsviçre’nin farklılığı çöp torbasından başlıyor…

Zira orada, herhangi bir çöp poşetine çöp doldurup bu konteynıra atamazsınız! Atarsanız çıkarılır, size de para cezası kesilir.

İsviçre’de çöp poşetleri “vergili torba” diye biliniyor. Yani devlet (belediye) çöp vergisini (Çevre Temizlik Vergisi) bu poşetler ile tahsil ediyor. Vergi, marketlerden satın aldığınız poşet fiyatının içinde.

Hani “Kirleten Öder” ilkesi var ya, o açıdan tam isabet!

Yani Çevre Temizlik Vergisi herkesten aynı miktarda alınmıyor orada.

Ne kadar fazla çöp poşeti doldurursan, o kadar fazla vergi ödüyorsun! (Biliyorsunuz bizde bu vergi BUSKİ gibi su faturaları ile tahsil edilir ve konteynırı tek başına dolduran da, el kadar küçük poşet bırakan da aynı vergiyi öder)

İkinci konu ayrıştırma… Yaşadığımız şehir yaklaşık 10 bin nüfuslu bir yerdi. Ama caddelerde pek çok noktada geri dönüşebilen kağıt, metal, pet/alüminyum şişe, naylon, metal, cam vs. atıklar için özel konteynırlar var.

Geri dönüşebilen atıklar genelde kaba ve çok yer tuttuğu için insanlar vergili poşete bunları koymak istemiyor haliyle. Geri dönüşüm kaplarına konulacak atıklar için herhangi bir şekilde ödeme yok.

Benim kaldığım Bern kantonunda atıkların yakıldığı, ülkenin en yeni ve 3. Büyük yakma tesisi, Zuchwil’deki Kebag Enova. Baca gazı arıtma ünitesinde özel kumaşlar kullanılmış ve havayı kirletmediği konusunda iddialı.

MOLOZLAR GERİ DÖNÜŞÜME!

Verilere göre, İsviçre’de atıkların ağırlık olarak yaklaşık yüzde 40’ı yapı inşaat vs. atıkları. Taş, toprak, tuğla, beton, asfalt vs. yani molozlar…

Ama orada çöp dağları gibi “moloz dağları” da göremezsiniz. ”Depolama alanı” dedikleri yer, atıkların kamyonlarla getirilip ayrıştırıldığı alanlar. Moloz orada taş, toprak, tuğla, çakıl, demir, asfalt vs. olarak ayrıştırılıyor. Diyelim iş makineleri ile sökülüp atılmış asfalt parçaları ve kayalar, çakıl, kum, mıcır gibi atıklar, mıcır ocaklarında gördüğümüz konkesör tarzı makinelerle öğütülüp istenen kalınlıkta mıcır türü malzeme elde ediliyor. Bu malzemeler yapı ve yol inşaatlarında, dolgu malzemesi olarak kullanılıyor. Örneğin belediye bir sokakta altyapı için kazı yapmışsa, dolgu malzemesi olarak öncelikle bu tür dönüştürülmüş malzemeyi kullanmak zorunda… Atıklardan elde edilmiş malzeme varken, taş ocağından yeni çıkmış malzemeyi kullanma, bildiğin, yasak!

Bu durum inşaat malzemesi elde etmek için neden dağ taş her yerin bizdeki gibi kevgire dönmemiş olduğunu açıklıyor.

İsviçre’de son verilere göre kişi başına yılda 750 kilo çöp üretiliyor. Bu miktarın küresel düzeyde en yüksek miktar olduğu, bunun kalkınmışlık belirtisi olduğu ifade ediliyor. Galiba bununla da övünüyorlar. Açıkçası buna da pek şaşırmıyorum. Zira marketlerde mesela 1 kiloluk peynir, zeytin, tereyağı, şeker vs. göremiyorsunuz. Neredeyse raflarda her şey 100 gramlık ambalajlarda. Eee bu da daha fazla ambalaj malzemesi, sonuçta çöp demek!

İsviçre’nin en önemli farklılıklarından birisi sanayi kuruluşları ile entegre bir atık yönetimi uygulaması. Örneğin elektrikli, elektronik ekipmanlar, beyaz eşyalar vs. için üretici firmalar, hurdaya ayrılan ekipmanları ücretsiz toplamakla yükümlü. Tüketiciler ise bunları iade etmekle…

Örneğin 2014’te bu şekilde 126.000 ton kullanılmış ekipman toplanıp geri dönüştürülmüş.

Aynı şekilde artık kullanılamayan arabalar, eski lastikler de yine servis sağlayan firmalarca toplanma durumunda.

Ayrıca belediyelerin ağı ile toplanan geri dönüşebilir atıklar özel firmalarca satın alınıp değerlendiriliyor. Bununla hem belediye toplama maliyetini karşılıyor hem de firmalar hammadde tedarikinde sorun yaşamıyormuş.

ELEKTRİĞİN YÜZDE 5’İ ATIKLARDAN!

İsviçre’nin, örneğin Bursa’dan en önemli farkı Hamitler Çöplüğü benzeri çöp dökme alanları olmaması. Yani orada vızır vızır çöp kamyonlarının toz duman ve koku içinde çöp dağları oluşturmaları söz konusu değil. Çöpleri kamyonlarla getirip, dozerle düzleyip üzerine toprak atma, dikine borular yerleştirip metan gazından elektrik üretme gibi çabalar da yok… Dolayısıyla ne evine kokudan giremeyen Hamitler Mahallesi sakinleri, ne de yangın tehlikesi var…

İsviçre’de geri dönüştürülemeyen atıklar için gidilen tek bir yol var: Yakma ve bu yolla elektrik üretme…

Düşünün İsviçre’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 5’inin bu tür termik santrallarla karşılandığı belirtiliyor. Bu yolla yılda elde edilen 30 petajul enerji, 700.000 tondan fazla ham petrolün kalofirik değerine denk gelirmiş.

ORGANİK ATIKLARDAN KOMPOST GÜBRE…

İsviçre’de dışarıda yemek, hazır gıda yaygın olduğu için çöp torbalarında yiyecek atıkları çok fazlaymış. Bu yüzden çöp poşetlerinden çıkan gıda atıkları ayrılıp biyogaz ve kompost üretiminde kullanılıyor.

Federal Çevre Dairesi'nin (FOEN) verilerine göre, 20 kişinin mutfak çöplerinden yılda 2 metreküp kompost elde ediliyor.

Tabi kompost gübre üretiminde kullanılan atıkların önemli bir bölümü de çim biçme, budama vs. park, bahçe işlerinde ortaya çıkan atıklar.

Üretilen kompost gübre malum, tarla ve bahçelerde kullanılıyor.

ARITMA ÇAMURUNDAN ELEKTRİK!

Bursa için önemli bir sorun haline gelen arıtma çamuru da İsviçre’de “sorun” değil “kaynak”! Zira, atık su arıtma tesislerinde oluşan arıtma çamurunu biz nasıl ortadan kaldıracağız diye kara kara düşünürken, adamlar bu çamurları mercek altına almış. Bir dönem bunları da kompost gübre şeklinde tarımda değerlendirmişler. Ancak içinde kanalizasyondan karışan ve ayrıştırılamayan, zararlı kimyasal maddeler dikkate alınarak kompost gübre olarak tarımda kullanımı 2006’da yasaklamış. Halen kurutulup yakılıyor.

Adamlar herşeyi değerlendirme peşinde. Mesela arıtma çamuru kurutup yakmadan önce “metanizasyon/çürütme)” işlemine tabi tutulup metan gazı elde ediliyormuş.

(Metan gazı deyince parantez açayım, İsviçre’de gördüğüm çiftliklerin hepsinde hayvan gübresi için havuzlar yapılmış. Gübre bu havuzlara sürükleniyor, sıvı atık yeterli olmadığında su ekleniyor ve gübre bu havuzlarda fermante olup, kokudan büyük ölçüde arındıktan sonra tankerlerle araziye sıvı gübre şeklinde veriliyor. Ancak benim gördüklerim küçük aile işletmeleriydi. Metan gazı ile elektrik üreten özel firmalar gübreyi büyük çiftliklerden taze taze toplayıp tesislere taşıyor, orada gaz ve sonuçta elektrik üretiyormuş. Tabi elde edilen kaliteli sıvı gübreyi çiftçilere sattıklarını söylemeye gerek yok.)

İsviçre’de şimdi de arıtma çamuru içindeki fosforu değerlendirmenin yolları araştırılıyor. Zira lağım sularının arıtılması ile ortaya çıkan çamurdaki fosfor ve nitrojen birer bitki besin maddesi.

Ancak şöyle bir ayrıntı var. Arıtma çamurunun yüzde 40’ı özel çamur yakma tesislerinde (IBE), yüzde 30’u evsel atıklar için yakma tesislerinde (UIOM), yüzde 30’u da çimento fabrikalarında yakılıyormuş.

Bir araştırmaya göre, arıtma çamuru ve küllerinde bulunan fosforun yüzde 90'ının geri kazanılması mümkün. Bu da yılda 6.000 ton fosfora tekabül ediyor. Amaç fosforun geri dönüştürülerek bu kaliteli besin maddesinin tarımda gübre olarak değerlendirilmesi.

Atık yönetimi konusu aslında çevre politikasının merkezindeki konulardan birisi. İsviçre’nin bu alanda başarılı olduğunu görmek için fazla araştırma yapmaya gerek yok. Zira, dereleri tertemiz akan, hava kirliliği görmediğim ve toprağın her karışının değerlendirildiği bir ülke. Bunu dolaşırken görüyorsunuz.

Peki geri dönüştürülemeyen atıklar ile arıtma çamurunun yakıldığı tesisler çevreyi hiç mi kirletmiyor?

Şaşıracaksınız (ben şaşırmıştım) ama bu yakma tesisleri bizdeki gibi şehir dışında bir yerlere yapılmak istenmiyor. Tersine, şehirlerin içinde… Bacasından, doğalgaz bacalarından çıkana benzer, su buharı gibi bir bulut yükleniyor, o kadar.

Havayı, suyu ve toprağı kirletmenin büyük cezaları var.

Toprak deyince, bu konu orada adeta kutsal!

“Toprak yenilenemeyen bir kaynaktır” tespiti ile “Toprağın üst ve alt katmanlarının soyulması sonucu ortaya çıkan toprak malzemelerin geri kazanılması zorunludur” deniyor.

İSVİÇRE’DEN NEYİMİZ EKSİK?

İsviçre’de “çöp” konusu özetle bu.

Peki şimdi bu modelin, Bursa’da çevre ilçeler, hatta Nilüfer, Osmangazi veya Yıldırım belediyeleri; ve hatta Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından tek başına sorunsuz uygulanma şansı var mı?

Belediyelerimizin neyi ne ölçüde yapabileceğini ben bilemem. Ancak gördüğüm şu ki İsviçre’de bütün kantonlar arasında oluşturulan entegre bir atık yönetim sistemi var. Örneğin sistemin en önemli parçalarından atık yakma tesisleri sadece belli merkezlerde var ve atıklar pek çok belediyeden buraya taşınıyor.

Dereleri temiz akan, toz duman, koku içinde çöp dağları olmayan, en küçük atığı bile geri kazanıp ekonomisine kazandıran, pırıl pırıl bir Bursa ve Türkiye düşü ile…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.