Ağız tadınıza uygun bir muhalefetiniz var. Her seferinde muhalefeti arkanıza takıp iktidarınızı bugünlere taşıdınız. Şimdi de aynı taktikle devam ediyorsunuz. Helal olsun size!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Kürt sorunu" yoktur derken, Kürt sorununun Abdullah Öcalan ile çözüleceği söyleniyor. DEM Parti’nin de bu süreçte Öcalan’a ulaklık yapacağı iddia ediliyor.
DEM Parti, hızlıca iktidarın arkasına takıldı. “Bahçeli gibi bir figür bize el uzatıyorsa, değerlendirelim; Kürt sorununu çözelim” demeye başladı. Oysa daha düne kadar Bahçeli, “HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır” demiyor muydu? Sizlere Silivri’yi göstermiyor muydu? Peki şimdi ne değişti?
Biliyoruz ki, bu iktidar her kılığa girer. Bugün bir şey derler, yarın tam tersini yaparlar. Amaç iktidarlarını devam ettirmektir.
Aslında Devlet Bahçeli ve Tayyip Erdoğan’a sorulması gereken ilk soru şudur:
“Eğer samimiyseniz, önce Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakın. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyun. Belediye yönetimlerimize karşı kayyum politikalarınızı sonlandırın. Halkın iradesine darbe vurmayı bırakın. Bir elinizde gül, diğer elinizle sopa göstermeyin. Ondan sonra bize gelin, samimiyetinize inanalım.”
Ancak anlaşılıyor ki, DEM Parti bu fırsatı “Kürtler için ne verirlerse alalım” diyerek değerlendirme derdinde. Dost doğru söyler, acı söyler. Kürt sorununun çözümüne aklı başında olan kim karşı çıkabilir? Ancak bir sorunun çözülebilmesi için tarafların samimi olması gerekir. Bu yaklaşım yalnızca “kendine çözüm”, çözüm değildir.
Bazı Kürtler, “Kemalist Cumhuriyet yüz yıllık esaretimizdir” derken, iktidar ise “yüz yıllık parantezi kapatacağız” söylemiyle hareket ediyor. Bu noktada iktidar, PKK ve bazı DEM Parti üyeleri ortaklaşıyor gibi görünüyor. Bunların dertleri, Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesi değildir. Geçmişte de aynı oyunu sergilediler.
DEM Parti’nin temel amacı, PKK'nin'de öyle; Türkiye’de başlangıç olarak Kürtlere ayrı bir statü kazandırmaktır. Ancak sonrası için hiçbir samimi adım göremiyoruz. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve adalet gibi sorunlar için çaba göstermiyorlar. Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması ve mümkünse hapisten çıkartılması için verdikleri mücadelenin binde birini Selahattin Demirtaş için verselerdi, belki şimdi dışarıda olabilirdi. Ancak, bu meseleleri yalnızca bir araç olarak kullanıyorlar. Uluslararası konjonktürü ve iktidarın sıkışmışlığını fırsata çevirerek, her şeye sadece Kürt sorunu perspektifinden bakarak çözeceklerini zannediyorlar. (Elbette bu eleştiriler, DEM Parti’nin tümünü ya da Kürt hareketinin tamamını kapsamaz.)
“Fırsattan istifade” diyerek bir sorun çözülmez; aksine bin bir sorun eklenir. Bu iktidar var olduğu sürece Kürt sorunu dahil hiçbir mesele çözülemez. Çözüm ancak bu iktidarın gitmesiyle, yani “demokratik bir devrimle” mümkündür. Demokrasi olmadan, hukuk ve adalet olmadan hiçbir sorun çözülemez.
Sırrı Süreyya Önder, dün hayatını kaybederek, bizleri derin bir üzüntüyle bırakarak veda etti. Türkiye yakın tarihinin en dikkat çeken siyasal figürlerinden biri olan Sırrı Süreyya Önder, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir sosyalist, sanatçı, anlatıcı ve halkın nabzını tutan güçlü bir kült
Türkiye, ekonomik kriz, hukuk devletinin çöküşü ve otoriter yönetimin kurumsallaşmasıyla sarsıcı bir dönemden geçiyor. AKP-MHP blogu, ülkeyi yokluk, yoksulluk ve yolsuzluk sarmalına sürüklemiş; güvenlik bürokrasisi ve yargı, iktidarı ayakta tutmanın aracı hâline getirilmiştir. Bu koşullarda, iktidar
Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda artan otoriterleşme, demokrasiyi tehdit eden en büyük sorunlardan biri haline gelmiştir. Tek adam rejimleri, gücün tek bir kişinin elinde toplanmasıyla devletin denetlenemez hale gelmesine, hukukun şahsileşmesine ve halkın temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasın
Manipülasyon ile algı yönetimi, bireylerin düşüncelerini ve davranışlarını yönlendirmek amacıyla yanıltıcı bilgiler sunarak gerçekleri çarpıtarak istenilen bir algıyı oluşturma sürecidir. İktidarlar, güç sahiplerinin çıkarları için yanlış veya eksik bilgiler bilinçli olarak yayılmakta, halkın algıs
Müjdeler olsun! Nihayet, ülke olarak demokrasiye ve hukuk devletine kavuştuk (!). Her şey, 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri'nde büyük bir yenilgi yaşayan iktidara, ana muhalefet liderinin "normalleşme" söylemiyle destek vermesiyle başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ile görüştü ve bir
Ağız tadınıza uygun bir muhalefetiniz var. Her seferinde muhalefeti arkanıza takıp iktidarınızı bugünlere taşıdınız. Şimdi de aynı taktikle devam ediyorsunuz. Helal olsun size! MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan "Kürt sorunu" yoktur derken, Kürt sor
Adalet ve Kalkınma Partisi ülkede çıkartılan ekonomik krizin ardından emperyalizmin tercihleri ve destekleri sayesinde 2002 yılında yapılan genel seçimlerde iktidara geldi. İktidara gelidiğinde kendilerine destek verenler sadece emperyalizm değildi; aynı zamanda ülkemizdeki dinci tarikatler, cemaat