Devletin çivisini çıkarmışlar; anayasa yok, adalet yok, kanun yok. Ülkemizde orman kanunu geçerli. Halk perişan halde. Ekonomik kriz var diye emekçiye, emekliye acı reçete yazıp, zehir içiriyorlar. Sermaye sahiplerine verilen teşvikler, hükümet politikalarıyla yapılan sermaye transferleri ve vergi aflarıyla sözde kriz, bir avuç sermayeyi büyütürken, yoksulu vuruyor.
Halk, muhalefetin kifayetsizliğine rağmen 20 yılı aşkın süredir AKP rejimine direniyor. Şimdi de krizin faturasını yerel seçimlerde iktidara kesti. Anamuhalefete oy vererek AKP iktidarını cezalandırdı. Bu, muhalefetin başarısından daha ziyade, daha önce muhalefete oy vermemiş kitlelerin, en büyük muhalefet partisine oy vererek iktidara ders vermesiydi.
Muhalefetin olanları iyi analiz etmesi ve ona göre iktidara karşı uygulayacağı taktik ve stratejiyi doğru kurması gerekirdi. Demokratik yolla vurulsa yıkılacak olan iktidarın en zayıf zamanında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel imdadına yetişti ve Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile görüşeceğini bildirdi. Yaptıkları görüşmede Özgür Özel, RTE’nin neler söylediğini kamuoyundan sakladı. Özgür Özel'in normalleşme, RTE'nin yumuşama dediği politikalarıyla AKP iktidarının başı, hiç geri adım atmadığı gibi, eğitim müfredatını dinselleştiriyor, 1 Mayıs'ta anayasal haklarını kullandıkları gerekçesiyle gençleri tutuklattırıyor, halkın, aydınların tepki göstermesini engelleyecek yeni yasa tasarıları getiriliyor. Bu da yetmiyor, halkın iradesini hiçe sayarak halkın seçtiği belediye başkanını görevden alarak kayyım atıyor.
Siyasi muhalefete gelince, sanki bir tepki veriyor gibi görünüp, iktidarın (RTE'nin) bu oyununu izliyor, seyrediyor. Özgür Özel, RTE ile yaptığı görüşmeden sonra 28 Şubat mahkûmlarının serbest bırakılmasını kendisi sayesinde olduğunu ima ediyor. Yine, askerlik arkadaşı Adalet Bakanı’na telefon ederek 1 Mayıs eylemlerinden tutuklananların bir kısmının serbest bırakılmasını sağlıyor. Böylece Özgür Özel başarılı(!) oluyor ve adalet tecelli etmiş oluyor.
Nihayet, beklenen normalleşme (yumuşama) gerçekleşiyor(!) Hâlbuki, değil 1 Mayıs tutuklularının bırakılması, AİHM ve Anayasa Mahkemesi'nce haklarında hak ihlali kararı verilenlerin serbest bırakılması bile hiç bir şey değiştirmeyecek.
RTE'ye söylenecek tek şey var: Tek adam rejiminden vazgeç ve istifa et. Gerisi lafügüzaftır. Halk tavrını güçten yana koyar. Anamuhalet liderinin, ülkenin sorunlarını çözmesi için RTE ile görüşmesi, kamuoyunda muhalefetin bu sorunlarını çözemeyeceği, olsa olsa yine AKP'nin çözebileceği kanısını uyandırıyor. RTE bir oyun kuruyor, yumuşama söylemiyle, anayasa değişikliği önerisiyle kamuoyu nezdinde halkın sorunlarının gündeme getirilmesini engelliyor.
Bu arada boş durmuyor, muhalefeti yeniden bölmek için adımlar atıyor. Sonunda hedefi, kamuoyunu, "bu muhalefet ülkeyi yönetemez, sorunları çözse çözse RTE çözer" dedirtecek duruma getirmek istiyor. Özgür Özel, bir taraftan, müzakere derken, diğer yandan mücadele diyor. Kamuoyunda mücadele güme gidiyor, akılda muhalefetten herkesin görüşmek için sıraya girdiği RTE ile yapılan müzakere, gündemin odağına oturuyor ve akıllarda kalıyor.
Şimdi soruyorum, Özgür Özel oyun mu kuruyor, oyuna mı geliyor?
Karar sizin.