“Vatan sağ olsun”

Ne diyordu Nazım Hikmet;

“Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu”.

Tam da bu nedenle atanmış Milli Savunma Bakanı’nın görevlendirdiği disiplin kurulu teğmenlerin ve sıralı komutanlarının orduyla ilişkilerini kesti.

Ama O’nlar toplumun vicdanında "or" rütbesine yükseldi.

Halkın taktığı Mustafa Kemal Atatürk yıldızı onların omzunda sonsuza dek ayna gibi parlayacak.

Peki ya yüreği Atatürk sevgisiyle çarpan gençleri ordudan koparmaya çalışan görevliler nasıl anılacak?

Gece yatmadan önce aynada kendi yüzlerine nasıl bakacaklar?

Oysa;

Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, hukuk, adalet toplumları ayakta tutan öz değerler…

Ve her gün herkese gerek.

Ne ki;

10 Kasım1938 saat 09:05’den itibaren söz konusu değerler yok edilmek isteniyor.

Gericiler hız kesmiyor.

Dinin tüm ögelerini yalan yanlış kullanarak toplumu ümmete dönüştürmek için Cumhuriyetin değerlerine saldırıyorlar.

Malum dış güçler kirli emellerine ulaşmak için fırsat kolluyorlar.

Dolayısıyla;

Demokrasi kesintiye uğruyor,

Yaşamlar söndürülüyor,

Özgürlükler kısıtlanıyor,

Sesler kesiliyor,

Rütbeler sökülüyor.

Bir yandan kılıcı kınından çıkmamış teğmenlere,

Diğer yandan halkla bütünleşmiş belediye başkanlarına,

Yanı sıra kalemi kılıçtan keskin gazetecilere dava üzerine dava açılıyor…

Ama hiçbiri sinmiyor, yılmıyor, korkmuyor.

Çünkü onlar doğru bildiklerinin ardından yürüyorlar.

Atatürk’ün izinden gidiyorlar.

Toplumu gerçeklerle buluşturuyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ifade vermek için gittiği Çağlayan Adliyesi’nin içi dışı yurtseverlerle, haktan hukuktan yana olanlarla doluyor taşıyor.

Komutan ve teğmenlerin ordudan ihraç kararı duyulur duyulmaz sosyal medyada destek fırtınası kopuyor.

Halkın sesi olan gazetecilere halk sahip çıkıyor.

Dahası Adalet ve Kalkınma Partisi’nde etkili konumda olan deneyimli siyasetçiler kibir kaynaklı hukuk tanımazlıktan duydukları rahatsızlıklarını her platformda dile getiriyorlar.

Anlaşılan o ki;

Zulüm, kibir, kabadayılık sökmüyor.

Bilinçli bir biçimde piyasaya sürülen ayrıştırma çabaları toplumu bütünleştiriyor, birleştiriyor.

Halk mücadele gücüyle yükseldikçe diğerleri alçalıyorlar…

Güzel ülkemizin yüreği yurt sevgisiyle dolu bireyleri asla geri adım atmıyor.

Türkiye Cumhuriyeti güçlenerek sonsuzluğa yürüyor.