SON DAKİKA

Z Kuşağı rüştünü ispat ediyor

Yazının Giriş Tarihi: 27.03.2025 01:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.03.2025 01:02

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine en büyük rakip gördüğü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edilmesinin hemen ardından, hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle tutuklanması bardağı taşıran son damla oldu, toplum üzerindeki ölü toprağını attı, ülke sorunlarına kafa yormadığı, kendisinden başkasını düşünmediği söylenen “Z Kuşağı” ülke gerçeklerini farketti. Bu gerçeğin kendi geleceklerini nasıl etkileyeceğini daha iyi gördüler. Apolitik olan bu gençlik politikleşerek var olabileceğini ve haklarını da mücadele vererek alabileceğini anladı. Protesto eylemlerinde gençlerin başı çekiyor oluşu da bunu gösteriyor. Aslında Z Kuşağı bu gösterilerde rüştünü ispat ediyor.

Başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa olmak üzere birçok şehirdeki meydanlar gençlerle dolu. Üniversitelerde gerçekleştirdikleri eylemlerle de kendilerini gösteriyorlar, şiddete başvurmadan. Hazırladıkları dövizlere yazdıkları şeyler orantısız zekalarının bir göstergesi. Tıpkı Gezi'de olduğu gibi. Başta Erdoğan olmak üzere iktidar sözcülerinin ağır ifadelerle suçladığı bu gençler Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tek ümidim gençlik” sözündeki gibi ülkenin ümidi, geleceğin teminatı olduğunu gösteriyor. Daha çok, "Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz", "Susma, sustukça sıra sana gelecek", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz", "Türkiye laiktir, laik kalacak" ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları atıyorlar.

Gençler şunu biliyor ki, bu iktidar devam ettiği sürece kendileri için bir gelecek umudu yok. Çalınan sınav soruları ve mülakat ile hakları gasp edilen, ekonomik zorluklar içinde okuma mücadelesi veren gençler yurtdışında gelecek aramak yerine kendi ülkesinde bir geleceğe sahip olmak istiyor. Tarikat ve cemaatlerin pençesine düşmek, zorla İmam Hatiplere gönderilmek istemiyor. İyi bir eğitimle mezun olduğunda iş bulabilmek iyi bir yaşam koşuluna sahip olmak istiyor.

Demokrasilerde anayasaların hak aramanın adresi olarak tanımladığı sokaklar Erdoğan tarafından suç gibi gösterilmeye çalışılıyor muhalefet de bu propagandanın etkisiyle edilgen bir tutum alıyordu. Her ne kadar kendisi Adalet Yürüyüşü gerçekleştirse de sokak konusunda Kemal Kılıçdaroğlu hep çekingen davrandı. Gençlerin çıkışı pasif bir muhalefet yapan CHP’yi de zorlayarak meydana çekti. Kimileri CHP’nin gençleri sokağa çağırıp önlere sürdüğünü yazıp çizse de durum hiç öyle değil. Asıl gençler, halk CHP’yi sokağa çağırdı.

Yaşlısı genci, çalışanı emeklisi, çiftçisi ev kadını, adaletsizliği, hayat pahalılığını, liyakatsizliği iliklerine kadar hisseden herkes gidişatın hiç de iyi olmadığını gördü. Sürekli hayal satan ama tam tersini yapan iktidarın izlediği politika ve aldığı kararlarla ülkeyi nereye sürüklediğini daha iyi anlamaya başladı.

31 yıl önce alınan diplomanın daha önce verilen kararların aksine bir çırpıda iptal edilmesi üniversite öğrencilerini şaşkına çevirdi. Kazanılmış hakların hukuksuzca alınabildiğini gören gençler, yarın başlarına neyin geleceğini bilmeden kendi geleceklerinden nasıl emin olabilir ki?

Gezi’de nasıl mesele 3-5 ağaç değilse bugün de mesele sadece İmamoğlu değil. Mesele hak, hukuk, adalet ve demokrasi. Tek adamın dayatmaları değil, halkın temsil edildiği Meclis, ortak akıl. İmamoğlu’nun tutuklandığı gün 23 Mart’ta CHP’nin koyduğu sandıklara koşan yurttaşlar demokrasiye sahip çıktı, adalet diye haykırdı. Bir genel seçimde ülke genelinde 60 milyonun üstündeki seçmen için 192 bin sandık kurulurken CHP’nin kurduğu 6 bin sandıkta 1,5 milyon CHP üyesinin dışında 13,5 milyon yurttaş demokrasi ve adalet için oy verdi. Yeterli sandık konulamadığı, tüm yurttaşlara duyurulamadığı, birçok devlet memurunun oy vermeye çekindiği dikkate alınırsa bu sayının 30 milyonu geçeceğini varsaymak hiç de abartı olmaz.

Bu arada belli ki, DEM’liler Bahçeli’nin başlattığı Öcalan’la görüşme ve silah bırakma sürecinin akamete uğramaması için meydanlardan uzak duruyor. İktidarın istediği de DEM Parti’nin muhalefet blokundan ayrı durması. Zafer Partili, ülkücü bazı gruplar da attıkları bazı slogan ve taşıdıkları dövizlerle kimi DEM’lilerin gösterilere katılmaması için ellerinden geleni yapıyor!

Peki bundan sonra ne yapmalı? 12 yıl önce yaşanan Gezi’den dersler çıkarılması gerekiyor her şeyden önce. Gösterilerde provokatörlerin cirit atmasına, etrafa zarar verilmesine, yakıp yıkmaya izin verilmemeli, bunlar engellenmeli. Gösterileri organize edenlerin bu sorumlulukla hareket etmesi, aralara sızmış olan ajan-provokatörleri dışlayarak ifşa etmeleri gerekiyor. Küfürden, nefret söylemlerinden ve ötekileştiren sloganlardan uzak durarak herkesin ortak bir paydada buluşmasının sağlanması önemli bir görev. Muhalefetteki siyasi partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, akademik odalar ve meslek odalarının omuz vereceği, tüm toplum kesimlerini içine alan geniş bir muhalefet cephesi ile büyük mitingler organize edilmeli, anayasadan doğan barışçıl gösteri hakkı kullanılmalı.

Adeta bir ara rejim olan bu dönemin atlatılarak ülkenin normalleşip adalet ve demokrasinin yeniden inşa edilmesi başta gençler olmak üzere halkın göstereceği kararlı duruşa ve bunun siyasi bir irade ile sonuca ulaştırılmasına bağlı.

Z Kuşağı rüştünü ispat ediyor

27.03.2025 01:56

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine en büyük rakip gördüğü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının İstanbul Üniversitesi tarafından iptal edilmesinin hemen ardından, hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle tutuklanması bardağı taşıran son damla oldu, toplum üzerind

Darbeyi sadece askerler mi yapar?

20.03.2025 11:45

Demokrasiyle yönetilen ülkelerde darbeler genelde asker tarafından seçimle işbaşına gelmiş iktidarlara karşı yapılır. Bu darbelerde iktidarlar yıkılırken kimi zaman muhalefetle birlikte tüm siyaset kurumu hedef alınıp demokratik rejime ara verilir. Siyasi tarihimiz çeşitli darbe ve muhtıra örnekler

Tek yol birleşik güçlü muhalefet cephesi

18.03.2025 21:27

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 4 yıllık üniversite diplomasının mezuniyetinden 31 yıl sonra siyasi baskı sonucu İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu kararıyla iptal edilmesi AKP iktidarının ülkemize yaşattığı hukuksuzlukların son örneği. Hem de feci bir örneği... 2017'de MH

Nilüfer’i ortak akılla yönetme fırsatı

29.12.2024 23:34

Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in 31 Mart Yerel Seçimleri'nde adaylık çalışmalarında kullandığı önemli sloganlardan biriydi, “Nilüfer’i ortak akılla yönetmek”. Görevde olduğu 9 ayda bu vaadini ne kadar uygulayabildi bilmiyoruz ancak şimdi önünde bunu hayata geçirebileceği bir yapı oluştu. Dij

Erdal Aksünger Nilüfer’de ne yapacak?

18.09.2024 01:03

31 Mart Seçimleri’nde Bursa’da Büyükşehir ile birlikte 6 belediyeyi kazanan CHP’de tartışmaların odağında Nilüfer bulunuyor. CHP’li Turgay Erdem'in görevi CHP’li Şadi Özdemir'e devrettiği marka kent Nilüfer’de tartışmalar, iddialar hala durulmuş değil. Gemlik ve Mudanya’da da yeni başkanlar CHP’den

Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete!

02.08.2024 11:15

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın saraydaki hukuk başdanışmanı Mehmet Uçum, Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesinin yok hükmünde olduğu kararını veren Anayasa Mahkemesi'ne tepki gösterdi. Uçum, "Hiçbir ilgili merci hukuken AYM’nin bu kararına göre hareket etmek veya işlem yapmak mecburiyetinde değil

Nilüfer Çayı'nın tertemiz aktığını görebilecek miyiz?

24.05.2024 08:32

Uludağ'dan olanca berraklığı ile yeryüzüne çıkan ancak Bursa Ovası’ndan kıvrılarak geçerken sanayi tesislerinin atıkları ve evsel atıklarla katran rengine dönerek Marmara’ya dökülen Nilüfer Çayı, yıllardır Bursa’nın kanayan yaralarından biri. İsmini, Bursa'yı fetheden Orhan Gazi'nin, Bizans Tekfuru'

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursaport.com En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.